habit = alışkanlık
habitat = doğal ortam
hail = selamlamak
harass = saldırmak, taciz etmek ******ual harassment = cinsel taciz
harbour = (1) liman (2) barındırmak, sağlamak
hardship = zorluk
harshly = (1) sert bir şekilde (2) kabaca
hasten = acele etmek
havoc = hasar, yıkım (= destruction)
hazard = tehlike
hazardous = tehlikeli (= perilous)
hectic = heyecanlı, telaşlı, hareketli (program, ofis vb)
hesitate = duraklama
highly = oldukça, epey (= extremely)
hinder = (1) engel, mani (2) engel olmak, mani olmak
hire = (1) kiralamak (2) işe almak (= employ)
hitchhiker = otostopçu
hollow = oyuk, boşluk (ağaç kovuğu vb) *** hollow promise = boş vaat
hopefully = inşallah (= with any luck)
horrible = korkunç
huge = iri, büyük (= enormous, immense)
humiliate = aşağılamak, rezil etmek, utandırmak (= embarrass)
hunter = avcı
hurricane (hörikeyn) = kasırga