Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
BİZ FÂTİH’İN TORUNLARI, KOSTANTİN’DEN AŞAĞI KALAMAYIZ”
Birinci Balkan Harbi esnasında Sultan İkinci Abdülhamid Han, Selanik Alâtini Köşkü’nden, Beylerbeyi Sarayı’na taşınmıştır. Birinci Dünya Savaşı esnasında ise İngiliz ve Fransızların Çanakkale’yi geçebilecekleri endişesine kapılan İttihat ve Terakki Fırkası mensupları, Sultan Reşad’ı, hükümeti ve Beylerbeyi Sarayı’nda ikamet eden eski padişah
Mübareke مباركه
Mübareke kelimesi, "tebrik etmek, kutlamak" manasına gelen Arapça bir kelimedir. "Bayramınız mübarek olsun." yahut "Cumanız mübarek olsun." gibi gündelik kullanımlarda karşımıza çıkan "mübarek" sözcüğünün, geleneğe dönüşmüş bir iş için isim olmuş hâlidir mübareke.
Reklam
Jandarma kelimesi nereden gelir?
Osmanlı'nın son yüzyılında teşekkül eden jandarma, Fransızca "gendarme" kelimesinin Türkçe okunuşudur. Fransızların tamamen aynı işlevle kurup geliştirdiği gendarme teşkilatı, pek çok Avrupa ülkesine olduğu gibi Osmanlı'ya da hem işlev hem de isim açısından örnek olmuştur. Gendarme, "gens d'arme" şeklinde eski Fransızcada kullanılan ve "silahlı adamlar" demek olan bir tabirden türemiştir. Jandarma sözcüğünün Fransızcadan alınmış olması çok da ilginç değil aslında. Bizce asıl güzellik, eski Türk devletlerinde de kullanılan "candar" kelimesiyle jandarma sözcüğünün benzerliğinde... Candar, hayat manasına gelen "cân" ile tutan, koruyan, vazife üstlenen manasına gelen "dâr" ekinin birleşmesiyle oluşmuş Farsça bir terkip.
Berceste
Kimse bilmez kadrini, oldukça ârif ber-hayât Bir güherdir kim hüner, fıkdân ile kıymetlenir Koca Râgıb Paşa Ârif, âlim kişi hayatta olduğu sürece kimse onun kadrini (değerini) bilmez. O bir cevherdir ki hüner (marifet, bilgi), elden gidince kıymetlenir.
Yedikıta Dergisi - Sayı 176 (Nisan 2023)
Yedikıta Dergisi - Sayı 176 (Nisan 2023)
Osmanlı'nın Elektriklenmesi
Osmanlı'da ilk defa 1856 yılında Dolmabahçe Sarayı'nın içinde bir gazhane kuruldu. Burada üretilen gazla saray aydınlatılıyor, elde edilen gaz fazlasıyla Beyoğlu bölgesi ışıklandırılıyordu. Zamanla İstanbul'da Kuzguncuk, Yedikule ve Hasanpaşa gazhaneleri kurularak bu uygulama genişletildi. İlk elektrik enerjisi üretimi, 1888 yılında Haliç Tersanesi'nde kurulan bir fabrikada başlamıştı. 1902 yılında Tarsus'ta su değirmenine bağlanan 2 KW gücünde bir dinamoyla faaliyet başlasa da kayda değer ilk elektrik üretimi, 1913'te İstanbul Silahtarağa'da kurulan santralle başlamıştır. 1920'lerden sonra elektrik kullanımının yaygınlaşmasıyla, aydınlatmada havagazı, önemini yitirmeye başlamıştı.
Reklam
EMEVİLERDEN OSMANLILARA İSTANBUL MUHASARALARI
Dünyanın en kadim şehirlerinden olan İstanbul, kurulduğu günden bugüne üç büyük medeniyete payitaht olmuş, stratejik ehemmiyetinden dolayı Avarlar, Araplar, Latinler, Türkler tarafından defalarca muhasara edilmiştir. Bunlar içinde en mühimi, Emeviler devrinde gerçekleştirilen kuşatmalardır. Zira bu ilk muhasaralara birçok Sahabe-i Kiram iştirak etmiş ve İstanbul'un manevî havası, burada şehit düşen, başta Ebû Eyyûb el-Ensarî (r.a.) ve diğer birçok sahabî ile birlikte, "şerefü'l-mekân bi'l-mekin" olup bambaşka bir hâle bürünmüştür
Hiç Dünyalığımız Olmazdı
Somuncu Baba'nın dervişlerinden biri ziraatla meşgul idi. Bir tarla şeyh için, bir tarla kendisi için ekti. Şeyhi için ektiği tarla mahsul vermedi. Kendisi için ektiği tarla ise fevkalade mahsul verdi. Şeyh, bir gün dervişe, "Bizim tarla hangisidir?" diye sordu. Derviş utandı, kendi tarlasına işaret ederek: "Bu sizindir." dedi. Şeyh tarlaya bakınca üzüldü. Derviş niçin üzüldüğünü sorunca buyurdu ki: "Hiç dünyalığımız olmazdı. Acaba bu hangi günahımızdan oldu. Dünyada malın çok olması, bizce makbul değildir. Zira ahiret için çalışırız. Belki bu, günah tohumunun büyümesindendir." dedi. Bunun üzerine derviş, hakikati söyledi. (Şakaiku'n-Numâniye, Taşköprüzâde/ Fazilet Takvimi-28 Eylül 2015)
Osmanlı Vakıf Medreseleri...
Görüldüğü üzere vakıf medresesi, hem müderrisini hem de talebesini maaşa bağlamak suretiyle onları maddî kaygılardan uzak tutmuş görünmektedir.
Tok olan, cümle âlemi tok sanır. Aç olan, âlemde ekmek yok sanır. Sabâyî
Yedikıta Dergisi 178.Sayı
Yedikıta Dergisi 178.Sayı
87 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.