Dünya...Gece ve gündüzü, iki zıtlığı, bir arada yaşamıyor mu? Aynı şekil bizler de içimizde iki zıt duyguyu bir arada yaşarız. İster sevgi ve nefret olsun, ister mutluluk ve hüzün olsun, ister başka bir şey... Nasıl Dünya bu zıtlıkla yaşayabiliyorsa bizler de bu zıtlıklarla yaşayabiliyoruz. Hayatı anlamlı kılan da bu. Tıpkı hayatta yaşam ve ölümün bir arada bulunduğu gibi.
A.D.
"Acılaşan" insanlar için, ünlü kahramanlar da, deliler de bitmez tükenmez bir merak kaynağıdır; çünkü onlarda yaşam korkusu da yoktur, ölüm korkusu da.
Kahramanlar olsun, dediler olsun tehlikelere aldırmaz, kim ne derse desin bildiklerini okurlar. Deli intiharı seçer, kahraman bir dava uğruna kendini feda etmeyi, ama ikisi de ölür.
"Mantıktaki zıtlık prensibi (principe de contradiction) mâlum. "Bir şey aynı zamanda hem var, hem de yok olamaz." Doğru-yanlış, aydınlık-karanlık, haz-keder ilh... Arasındaki sayısız zıtlıklar da mâlum. Bu zıtların, mevcut olmak için, birbirine muhtaç oldukları da anlaşılmıştır. Ruhi hayatta, bilhassa düşünce hayatında, bu zıtların diyalektik bir hareketle kaynaşarak bir terkibe (senteze) kavuştukları da Eflatun'dan Hegel'e kadar gelen bir tarih içinde gittikçe daha fazla aydınlanmış bir fikirdir.