çarpık namus anlayışının kurbanı olan meryem, bulunduğu toplum sebebiyle kendinin farkında olamayan cemal, sözde batı medeniyeti zenginliği içinde sorgulamadan yaşayıp giden irfan…
kitap bu üç karakterin kendilerini keşfetmesi ve özgürlük yolunda mücadele etmesini anlatıyor.
okurken rahatsız olduğum yerler oldu, yazarın
taraflı yazıldığını hissettiğim yerler de oldu.
ama daha önce yazarın hiçbir kitabında bu kadar açık ve seçik şekilde denk gelmemiştim fikirlerine. konusu itibariyle güzel, anlatım şekli itibariyle soru işaretli diyebiliriz.
MutlulukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 202035 okunma
Maya Duran , İstanbul Üniversitesi'nde Halkla İlişkiler bölümünde çalışan , eşinden boşanmış tek çocuklu bir kadındır. Maya , üniversite tarafından Prof.Maximilian Wegner adlı bilim insanını karşılama görevine tâbi tutulur. Bu vazife dolayısıyla da Maya'nın hayat akışı bambaşka bir yere gider.
Maya oğlu Kerem'i mutlu edebilmek için , evini rahat bir şekilde geçindirmek için çabalayan bir kadındır. Yeri geldiğinde tasarruf yapan yeri geldiğinde de harcamalarını çoğaltan bir grafiği vardır. Onun hayatındaki en önemli amacı Kerem'in mutlu olabilmesidir. Eski eşi Ahmet , oğlunu sadece hafta sonları canı istediğinde görmektedir. Maya , oğluna karşı hem anne hem baba rolünü üstlenmektedir. Kerem; bilgisayar ve pornografi bağımlısı , içine kapanık , ergenliğin getirmiş olduğu duygu değişimini , özgüvensizlik problemi vb. sorunlar yaşayan bir çocuktur.
Prof. Max ile tanıştıktan sonra Maya'nın hayatı baştan sona kadar değişir. Artık işten eve evden işe kafasından çıkar. Hayatında anlam aramaya başlar. Struma felaketinden etkilenen ve sevdiği kadın Nadia ile acıklı aşk hikâyesini dinlediği Max sayesinde dünyaya ve topluma olan bakış açısı değişir.
Roman aslında tarihî bir romandır. Fakat ismine bakıldığında çoğu kişi aşk romanı zannedebilir ki ilk başta ben de öyle sanmıştım. Fakat Livaneli , karakterlerin otobiyografik şekilde yer vererek İkinci Dünya Savaşı yıllarını , 1942'de yaşanmış Struma felaketini , Hitler'in faşist politikaları , Alman-Yahudi çatışmalarını mükemmel bir şekilde işlemiştir.
"Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!"
"Peki, sen ne görüyorsun bakalım?"
"İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan."