Ben sanki bir gazetenin hiç okunmayan yerlerindeyim Kalmışımdır ya da bir kentin varoşlarında Kendimle konuşurum, çok tuhaf bir noterimdir ben İmzam bir kıyının kıyı olarak imzasıdır Olurum böyle işte kumda çakılda.
Sayfa 209 - YKY
Konuşursun; hüzünlü bir gülümseyiş belirir Charlie Chaplin’in yüzünde. Konuşurum; ya gözlerin olmasaydı derim, ya da yüreğim olmasaydı mesela. Sen benim bütün yitik aşklarımın kahramanısın gibi bir şey, gelir geçer içimden. Çünkü biliriz bir defa kahrolmak yetmez adama, bir defa sevmek nasıl yetmiyorsa. Yine de korkarım
Reklam
Avare İlhamlar
Ellerini yüzümde gezdir, Sil alnımdan yorgunluğu, Gözlerimin altından Yaşamak korkusunu al, Avuçlarından çıkmış bir heykel olsun başım. Sonra sen de gözlerini kapat, Bırak, ellerin sessizce düşünsün Düşüncende yaşamak isterim ben senin: Bir gün en yalnız saatinde Parmak uçlarından Ve avuçlarından Gelip konuşurum seninle.
Sayfa 79 - IIKitabı okudu
Kelimeler, Kafamıza İnen Darbeler ve Hakikatler
Kelimeler gelişigüzel imal edilmiş şeyler değildirler. İçerilerinde hakikatler, yakalanırsa mükemmel ağlar ve doğruya ulaştıran bağlar vardır. Zaman içinde zaman zaman zamanı da aşarak aşkınlaşmış hale gelirler ve dâima ötelerden bir haberi muştulamaya meyyaldirler. Önce kelam vardı sırrı bu hakikati haykırır bize. Konuşmak bir indirgemedir
Yes itiz, diz iz e bok!
Hiç İngilizce bilmem, ama konuşurum. Bir dili bilmek başka, konuşmak başka. Benim İngilizcem, İbrahim Tatlıses'in Türkçesinden iyi. İbrahim Tatlıses Türkçe konuşuyor ama biliyor denilemez ki! Bildiği sınırlı sorumlu sözcükleri cümle içinde kullanıyor. Kimi cümleler fiilsiz, kimisi öznesiz, kiminde tümleçe ne gerek? Benim İngilizcem de öyle işte: Yes itiz, diz iz e bok!
Affan Dede
Evvel zaman içinde bir bilge kişi varmış İnsan içine çıkmaz, hep dağlarda yaşarmış. Kitapları, kuşları, ağaç ve çiçekleri Çok severmiş bahçede uçan kelebekleri. Binlerce kitap varmış bir küçük kulübede Gece gündüz okurmuş durmadan Affan Dede.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.