Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İhtiyaçların bizi zorladığına inanıyorsak, iktisadî çıkarların gereklerine inanırsak, dereleri kurutup, ormanları devirip, patates tarlalarını, çiğneyip; viyadükler, yüksek bloklu kooperatif siteleri, otomobil, fabrikaları kurabiliriz.
Sayfa 7 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Birleşik Devletlerin dünya pazarını eline geçirmesi, bütün dünya ülkelerini sarstı. Kurumlar, iktidarlar yıkılıyor ya da değişiyordu her tarafta. Almanya, İtalya, Fransa, Avustralya ve Yeni Zelanda kooperatif cumhuriyetler olmuştu. İngiliz İmparatorluğu'ndan durmadan parçalar kopuyordu. İngiltere'nin başında bir sürü derdi vardı. Hindistan tam bir isyan içindeydi. Bütün Asya tek bir ses olmuş "Asya Asyalılarındır!" diye bağırıyordu. Ve Uzak Doğunun sonunda Japonya, sarı ırkları beyazlara karşı kışkırtıyordu. Kıtalararası bir imparatorluk düşü gören ve bunu gerçekleştirme çabasında olan Japonya bu arada kendi proletaryasını eziyordu. Savaş, Çinli ve Hintli emekçilerle Samuray kastları arasında oldu ve sosyalist işçiler kitle halinde öldürüldüler. Tokyo sokaklarında ve Mikado sarayında saldırı sırasında kırk bin işçi öldürüldü. Kobe tam bir mezbahaydı: Pamuk işçilerinin makinalı tüfeklerle taranması, modem savaş araçlarıyla toptan imha konusunda en korkunç örnek olarak klasikleşti. Ve Japon oligarşisi bu kargaşalardan iyice vahşileşerek çıktı. Doğuya egemenliğini kabul ettirdi ve Hindistan dışında, dünya pazarının Asya kesimini denetlemeye başladı.
Sayfa 193Kitabı okudu
Reklam
Yüzyıllardır bütün dünyayı tabiata karşı giydirdileri halde bir tek çocuk yapma konusundaki tabiatçılık sinirime dokunuyor doğrusu. Beşinci sınıf kooperatif evleri yapacağız, balkonunda mangal çevirip geğireceğiz, diye beş yüz yıllık ağaçları hart hart doğrarlarken tabiat akıllarına gelmez. Cinsellik söz konusu olduğunda ise bir tabiatçılık bir tabiatçılık! Üstelik hiç kimse cinselliğini tabiata göre yaşayamazken...
Sayfa 28 - Metis EdebiyatKitabı okuyor
Çeşitlilik yerine tek tip bankacılık:
İslâm bankacılığı konusunda yazılan ilk kitap ve makalelerden başlamak üzere yazarlar, tek tip banka yerine farklı vazifeler gören ve muhtelif ihtiyaçlara cevap veren çeşitli bankalardan söz etmişler, çeşitliliğin faydalarını ısrarla vurgulamışlardır. Bu cümleden olarak yardımlaşma kooperatif, dernek ve şirketleri, karşılıksız hizmet veren devlet bankaları, zirâat, ticaret, konut, sanâyî gibi sâhalara mahsus ayrı bankalar, mahallî tasarruf bankaları, uluslararası kalkınma ve yatırım bankaları... üzerinde durulmuştur. Mümkün bulunan örneklerin teorik çeşitliliğine rağmen; bugüne kadar uygulamada genel eğilim, anonim şirketler şeklinde kurulan ticaret bankalarına doğru olmuştur.
Sayfa 56 - Teori ile Uygulama Arasındaki FarklılıklarKitabı okuyor
"GENÇLİĞİMİ BIRAKTIM SOFYA’DA..."
Tarihte nice aşk öyküleri vardır ama beni Atatürk’ün bir cümlesi her zaman dağıtır. Ankara’da Bulgar Kooperatif Tiyatrosu’nun oyuncularıyla sohbet ederken, ‘gençliğimi bıraktım Sofya’da’ demiş. ‘Bir kız sevdim ama bana vermediler." Hadi gelin gerçek bir aşk öyküsüne doğru yolculuğa çıkalım: Mustafa Kemal Atatürk görev icabı Sofya’ya gider.
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
Reklam
Milli Eğitim müdürlerinden birinin; öğretmen köyde kooperatif kuruyor diye, öğretmeni köylülere dövdürdüğünü duymadın mı?
Sayfa 188Kitabı okudu
KAMBOÇYA'DA KATLİAM
Kamboçyalı köylüler, Kızıl Kmerlerin rejimi hakkında "Angkar [Kamboçya Komünist Partisi] öldürür, ama asla açıklamaz" diyorlardı. "İnşa ettiğimiz ülke için bir milyon devrimci yeter. Geri kalanlara ihtiyacımız yok.1Bir düşmanı hayatta bırakacağımıza on arkadaşı öldürmeyi tercih ederiz." Kızıl Kmerlerin kooperatif toplantıları sırasındaki bir söylevden, Komünizmin Kara Kitabı (İstanbul, 2000). TÜSİAD TARİH 1939 1990 sayfa:193
Kooperatif kurup kantin işlettiği Adana Erkek Lisesi'ndeki günlerinin en büyük olayı, Dersim İsyanı'nın lideri Seyit Rıza'nın karısına hakaret eden arkadaşlarına Zübeyde Ha­nım'a hakaretle cevap verdiği için ilk kez gözaltına alınması oldu: 15 gün nezarethanede kaldıktan son­ra, Atatürk'ün şikayetçi olmaması üzerine affedildi.
Yarın Bizimdir
Hikâyenin kahramanı (Eşref Kolçak), ılçede tarik-i geliştirmek için bir kooperatif kurulmasına önayak olmuştur.
Remzi Kitabevi İkinci Basım:2014Kitabı okudu
Reklam
Dümene bak arkadaş!
Memurdan beş liralık marka avans aldı. Bu markalar, kırk paradan iki yüz elli kuruşa kadar boy boy, alüminyum tekerleklerdi ki, yalnız kooperatif bakkalı, manavı ve kasabından alışveriş etmeye, kooperatif berberinde tıraş olmaya, terzisinde giysi diktirmeye yarardı. Avanslarda işçiye avans yerine bu markalardan verilir, bu suretle işçi sadece kooperatiften alışverişe zorlanırdı. Sorumluluğu sınırlı bir kooperatifti. Hisselerden belki de dörtte üçü fabrika sahiplerinindi; üst yanı fabrika ustalarıyla, gözde memurlara paylaştırılmıştı. Yani işçilerle küçük memurlar limon gibi sıkıldıktan başka, ellerine geçen paralar da kooperatif yoluyla yeniden fabrika sahiplerine dönecekti.
Sayfa 338Kitabı okudu
Devlet kapitalizmi başlıklı makale
1)Devlet Kapitalizmi kapitalist üretimin tarihsel eğilimi mi? Marx kapitalizmin yasalarını değiştirmeden özel sermaye gibi işleyen bir devlet sermayesinin varlığından söz etse de (Kapital II, 90), görünüşe bakılırsa, Kapital devlet kapitalizmine doğrudan göndermede bulunmuyor gibiydi. Bununla birlikte Marx'ın ve Engels'in devlet
Yordam KitapKitabı okudu
Kooperatiflik
Kooperatif demek birlik demek. birlikte iş yapmak, çalışmak, yardımlaşmak, birlikte kazanmak demek. bizim imecemiz yok mu? biraz ona benziyor ama ondan ayrı. bedensel, parasal Gücümüzü birleştirip varlık oluşturmak, o varlığı çalıştırmak. kendimiz de o varlığın çevresinde çalışıp topluca kazanmak. kazancı bölüşmek. hepsini değil, birazını işin daha da gelişmesini ayırmak.
Adana Lisesi’nde bir kalpazanlık, yani para basma olayımı da anlatmadan geçemeyeceğim. Lisemiz ile şehir merkezi arasında yaklaşık iki kilometrelik bir uzaklık vardı. Bin kadar gündüzlü arkadaşımız öğle zamanı olduğunda bisikletle, faytonlarla veya yaya olarak yemeğe gider gelirlerdi. Bir gün şöyle düşündüm: Eğer öğlen yemeği için ekmek ve kuru
Rahmetli dedem Mehmet Nuri Sipahioğlu’nu da Atatürk (ve Kazım Ağabey) zengin etmişti, çünkü şeker fabrikalarının kuruluşu esnasında Almanya’dan makinaların Türkiye’ye getirilme işini dedemin şirketi Antalya Anbarı’na vermişlerdi. Dedem elde ettiği serveti genişletti ve bir gün bugünkü İstanbul’un batısındaki Yeşilyurt arazisinin tamamını satın aldı. Bunu derhal parselleyip CHP için bir kooperatif oluşturmuş. Rahmetli anneannem Kudret Hanım bu işe dehşetli içerleyerek dedeme, çocuklarının rızkını ona buna dağıttığı için kızmış: Dedem buna cevaben: “Kudretçiğim, Atatürk bu parayı ben kı...mın üstüne oturayım diye vermedi; milletime hizmet edeyim diye verdi” demiş. Atatürk zamanının müteşebbislerine ve büyük bürokratlarının çoğuna bu heyecanı aşılamıştı.
494 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.