Uzak bir yer vardı içimde; ne kadar yol alsam da, bir türlü ulaşamadığım. Adımlarımı saymaktan vazgeçtiğim bir gündü. Hava kapalı, yağmur ince ince serpiştiriyordu. İnsanlar, pencereler ardında izliyordu sokakları. Köpekler, çöpleri karıştırıyor; kediler, kasap dükkanlarının etrafında geziniyordu. Bebekler, beşiklerinde mışıl mışıl uyuyordu. Rüzgâr, ağaçların dalları arasından akıp, gidiyordu. Güneş, bulutların arkasında gizleniyor; ay, yüzünü göstermenin telaşı ile aydınlanmaya başlıyordu.
Bense, ellerim ceplerimde, yakamdan içeri sızmaya çalışan rüzgâra direniyor, daha bir sıkı sarılıyordum paltoma. Caddeler bomboş , parklar çocuksuz, apartmanlar sırt sırta dayanmış, gölgeleri düşüyor kaldırımlara...
Adımlarımın beni nereye götürdüğünü bilmiyordum. Yürüdüğüm yollar, ayaklarıma eşlik ediyor, ara sıra gökyüzüne bakıyordum. Yüzüme düşen yağmur damlalarını gülümseyerek karşılıyordum.
Sevdiğim tüm şiirleri okuyor, mısra mısra kaçıyordum bu şehirden.
Uzak bir yer vardı içimde; ne kadar yol alsam da, bir türlü ulaşamadığım.
Mahir