Sıradan ve ölümcül hayatlar. Yemek artığı gibi akşamların, gündüze vurmuş yağ lekeleri gibi yüzler. YÜZDE YÜZ ÖLÜM ve YÜZDE YÜZ GARANTİ. Koşturmaca ve sonrası... Arada yaşam molaları verirken, neden onlar gibi olamadığına dair sorgulama sakın kendini. Çünkü sen canlısın. Boğazına kadar ahmaklığa batmışken bile.
_Büyücü elini şıklattı, fakirlik yok oldu; büyücü bir kez daha elini şıklattı, savaşlar yok oldu. Politikacı elini şıklattı; büyücü yok oldu.
_Halinize şükredin, zira Allah sizi Amerika, İsviçre ya
Ah Montaigne…Onun ‘’Denemeler’’ini okuduğunuzda şunun gibi bir soru sorarken bulabilirsiniz kendinizi; ‘’Acaba bu kitap, başka bir evrende, benim kalemimden çıkmış olabilir mi?’’ Zaten amaçlananın
"En kötüsüyse yeniden başa dönmektir. Hep en başa, o en rezil sokak köpeği yalnızlığına dönersin. Kuyruğundaki pireyi dişlemeye çalışan uyuz bir köpeğin kendi etrafında dönüp durması gibi dolaşıp dururken ölümün etrafında durmak, dinlenmek, nefes almak yok. Bugün yok, yarın yok, düş yok, umut yok, Tanrı yok, aşk yok. Köpekler gibi yalnız öleceğiz."
"Gözlerinden boşalan nefret dolu bakışlar suratımda bir şamar gibi patladığında keşke ona, onunla sevişmek yerine beraber ölmeyi teklif etseydim. Kaza süsü verilmiş, ustaca tasarlanmış bir intihar... Bir şiir yazmak istedim ona; her şiir bir intihar girişimi değil midir zaten? Ve şair her seferinde neden bileklerini kanatarak yeni bir şiire başlar çağlar üzerinden atlayarak..."