160 syf.
7/10 puan verdi
Ünlü heykeltraş michalengelo'nun 2.Bayezıtın çağrısı üzerine istanbula gelişi ve köprü projesi için çalışmasını konu almış.Kitapta michelangelo'nun kişisel özelliklerine değinmiş.Bayağı dik kafalı ve kendini beğenmiş,çirkin...Kitabı okurkrn orhan pamuk'un beyaz kalesini anımsattı.Ancak o kitap kadar olmasa da yinede keyifle okunabilecek bir roman.
Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara
Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat OnlaraMathias Enard · Can Yayınları · 2011222 okunma
Birbirine aşık iki insanı ayıran azgın bir nehir olduğunu öğrendi. Korkular, kompleksler, beklentiler, egolar, şüpheler ve kaygılar nehriydi bu... Güçlü akıntıların etkisiyle zaman zaman kabaran ve bulanıklaşan bu hırçın suyun öteki yanındaki sevdiğinize ulaşmak için tek bir şansınız vardı: Sadece onun aşkına güvendiğinizde varolan bir asma köprü... Bazen onun sevgisinden şüpheye düşerdiniz. O zaman köprünüz zayıflar, onu tutan halatlardan bazıları kopar ve karşıya geçmek güçleşirdi. Yine de sağlam kalan bir kaç halatın sayesinde geçerdiniz. Ama bazen öyle anlar gelirdi ki sevildiğinize dair tüm inancınızı yitirirdiniz. İşte böyle zamanlarda kabaran dalgalar biricik köprünüzü yıkar, sular batıp çıkan tahta ve halat parçacıklarını uzaklara götürürdü. Öteki kıyıda duran sevgilinize bakardınız ve ona tekrar kavuşmanın bir yolunu arar ama bir türlü bulamazdınız. Böyle zamanlarda bazıları çare kalmadığını görüp nehrin yanından uzaklaşırlar, bazıları da kendini azgın sulara atıp karşıya yüzerek geçmeyi denerlerdi. Ama sevildiğini bilmeden ve sadakatten emin olmadan girilen bu nehirdeki akıntılar böyle bir yolculuğa izin vermezdi. Ya egonuz ve beklentileriniz sizi boğardı ya da şüpheleriniz ve korkularınız... Yine de yüzmeye çalışanlardan bazıları hiç vazgeçmezler ve ömürlerini aslında bataklık olan o karanlık sularda çırpınarak geçirirlerdi. Çünkü akıllarına yakınlarda bir yerlerde başka bir aşk ve başka bir nehir daha olabileceği gelmezdi. Daha ilk baştan nehri geçemeyeceğini anlayıp uzaklaşanlarsa, hayatları boyunca 'acaba yüzebilir miydim' diye sormaktan kendilerini alamazlardı.
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
"Aşk köprü kurmaktır insanlar köprü kuracaklarina duvar ördükleri için yalnız kalırlar." NEWTON
Ay burçlarında gezeyim derken gecenin sarnıcına düşüyorsun Kadehleri içip şarabı kırıyorsun Doğuştan askersin savaşı kınıyorsun Bir karınca kadar sabrın yok velilik taslıyorsun Duvar mısın sur musun Köprü müsün han mısın yıkılıyorsun Rolün sembolleri biziz ama aktörlüğünü sen yapıyorsun Biz eser verdik sen tuluat yapıyorsun
Bu köprü, ne çelikten kurduğu üst geçitlere ne de fabrikalara benziyordu. Bu köprü binlerce kişinin yıllardan beri beklediği bir umut köprüsüydü. Köprünün üzerinde yürüyüp karşıya ulaştığı gün, yaşamının onca yanlışını, düş kırıklıklıklarını, karısının ihanetini geride bırakacak, geleceğe doğru bir adım atacaktı, geleceğe yani bilinmeyene....
Allah derim Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin; Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem! İsterseniz hayat aşını verin; Sayılı nimetler bal olsa yemem! Ey akıl, nasıl da delinmez küfen? Ebedi oluşun urbası kefen! Kursa da boşluğa asma köprü, fen, Allah derim, başka hiçbir şey demem!
Reklam
Onu bekleyen en korkunç düş kırıklığı, dört duvar arasında, bir kül tablası deryasında geçen ve alnında bir başka çizgiyi derinleştiren sayısız gün ve gecenin sonundadır. Onca çaba, özveri, çırpınış ve bunalımın sonucunda ortaya çıkan, hiç de umduğu gibi bir köprü ondan dışarıya dış dünyaya ulaşan bir köprü değildir. Yaşam bütün kayıtsızlığı ve alaycılığıyla akıp giderken, o yalnızca gerçeğin korkunç çölünde kişisel bir gözlem kulesi yapmıştır. Çatlak tahtalarından rüzgarlar dolan, sallantılı uğultulu bir kule... Sonuçta, eline kalem alan herkes şu soruyla fazlasıyla boğuşmak zorundadır ; Gerçeğin ne kadarına DAYANABİLİRİM?
aynalar hoyratça yüzüme vurur kimsesizliğimi evet; kimsesiz kedi yavrusuyum kaldırımlarda kuyruksuz bir uçurtma penceresiz duvar ölüsü yitik bir mezar kâh evsiz berduş olurum köprü altında kâh kafeste kanadı kırık kuş ya da sessiz bir nota hani o çoktan unutulmuş yetim şarkılarda
''Muhterem okuyuculara! Şu aşağıdaki şeylere inanmayınız: İdare memurlarının kasada para yok deyişlerine, Gazetelerin birbirlerine atıp tutmalarına, Köprü memurlarının görmemezliğe gelmelerine, tramvayların yarım saatte Şişli'ye gideceklerine, Rumeli şimendiferlerinin ortalama hızını otuz kilometreye çıkaracaklarına. Şirket-i Hayriye'nin vapur tarifelerine, Gümrükçülerin bu sene de para kazanmadık demelerine....''
Sayfa 119
BİR GÜN SABAH SABAH Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam, Uykudan uyandırsam seni: Ki, sisler daha kalkmamıştır Haliç ten. Vapur düdükleri ötmektedir. Etraf alacakaranlık, Köprü açıktır henüz.
Reklam
Merkezden dört başlıca kanal dışarıya doğru yönelir,bunlar sırasıyla şöyledir: Singel, Herengracht, Keizersgracht ve Prinsengracht. Daha büyük kanalları birbirine bağlayan yüzlerce köprü ve daha küçük kanal bulunur fakat kaybolmak gerçekten eğlencelidir.
“Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracaklarına duvar ördükleri için yalnız kalırlar.” Newton
İnsan, insan derler idi İnsan nedir şimdi bildim Can can deyu söylerlerdi Ben can nedir şimdi bildim. Kendisinde buldu bulan Bulmadı taşrada kalan Canların kalbinde olan İnanç nedir şimdi bildim. Bir kılı kırk yardıkları Birin köprü kurdukları Erenler gösterdikleri Erkân nedir şimdi bildim. Sıfat ile zat olmuşum Kadr ile berat olmuşum Hak ile vuslat olmuşum Mihman nedir şimdi bildim. Muhiddin eder Hak kadir Görünür her şeyde hazır Ayan nedir, pinhan nedir Nişan nedir, şimdi bildim... -Muhyiddin Abdal
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.