Ruh, yara aldıkça gelişir; yanıldıkça derinleşir.
Çünkü hiçbir hakikat, sadece doğrulardan öğrenilmez.
Bilgelik, sadece bilgiden değil; yanılmaktan, pişman olmaktan,
ve yeniden ayağa kalkmaktan doğar.
İnsan, çoğu zaman acı çekmeden bilgeleşmez.
Çünkü acı, yüzleşmeyi getirir.
Yüzleşme ise özle buluşmayı.
Ruhun şifası da buradadır:
Ne kadar çok yanılmışsan,
doğruya o kadar yaklaşırsın.
Yeter ki o yanılgılardan kaçmayasın.
Bazıları sadece doğruyu ararken, ruhunu kör eder.
Ama bazıları, yanıldığı yerleri yurt edinir;
işte o zaman ruh, şifalanmaya başlar.
Çünkü ruhun şifası, kusursuzlukta değil;
insanca yanılmakta ve bunu anlamla dönüştürmektedir.
Bilgelik, kusursuzluğun değil;
yaraların sustuğu anların meyvesidir.
Ve ruh, asıl o zaman konuşur:
"Ben tamam değilim ama tamamlanıyorum."
"Ben evlenilecek adam değilim Lizzie," dedi hafifçe.
Saçlarını okşayan el fark edilir bir tereddütle durduktan sonra aynı yumuşaklıkla yine devam etti. Martin, kızın yüzünün sertleştiğini gördü, ama belli bir karara varmanın getirdiği katılıktı bu; çünkü o yumuşacık renk hala yanaklarında duruyor, bütün vücudu hala kor gibi yanıyor, eriyordu.
“Benim hayatımın amacının
ne ve onunla ne halt edeceğim? Bilmiyorum ve korkuyorum. Asla istediğim bütün kitapları okuyamayacağım; olmak istediğim bütün insanlar olamayacağım ve yaşamak istediğim bütün hayatları yaşayamayacağım. Kendimi istediğim bütün becerileri edinecek kadar eğitemeyeceğim. Bunlan neden istiyorum? Hayatımda mümkün olan zihinsel ve fiziksel tecrübelerin tüm renklerini, tonlarını ve çeşitlerini tatmak ve hissetmek istiyorum. Ve korkunç derecede sınırlıyım. Yine de gerzeğin teki değilim: yavan, kör ve aptal değilim. Günlerini tekerlekli sandalyede geçiren kolsuz, bacaksız bir gazi değilim. Ayağını sürüye sürüye akıl hastanesinin kapısından çıkan o mongolumsu ihtiyar adam değilim. Uğrunda yaşayacağım çok şey var, yine de anlaşılması mümkün olmayacak kadar hasta ve üzgünüm. Belki bu hislerimi seçenekler arasında karar vermek zorunda kalmaktan duyduğum nefrete dayandırabilirsin. Belki de herkes olmak istememin sebebi budur - kimse beni ben olduğum için suçlayamasm diye. Kendi kişilik gelişimim ve felsefemin sorumluluğunu üstlenmeyeyim diye.”
Güneş, daldan dala sıçrayarak yürüyor
Bir neden var mı mutlu olmamam için?
Daha ne kadar yaşadım ki şunun şurasında
Adını biliyor muyum bütün çiçeklerin?
Konuşturmayın beni, dilim sürçüyor
Alışkın değilim sözetmeye sevinçten, mutluluktan
Gideyim artık, kül atında kor gibi
Dursun onlar, dönüp üflerim bazen...