Kimse sırf belirli bir yaşa gelmekle ihtiyarlamaz. Bizler ideallerimizden vazgeçerek ihtiyarlarız. Yıllar teni buruşturabilir, ama hevesimizden vazgeçmek ruhumuzu buruşturur.
On bir yaşında kör olduğu halde azmini ve zekasını kullanarak hukuk fakültesini bitiren, öğretmenlik yapan Gültekin Yazgan’ın hayat hikayesini anlatan kitapta herkesin kendi hayatı için çıkarım yapıp ders alacağı çok yer var. Tabi daima arkasında duran eşi Tülay Yazgan da ayrı bir ibretlik hikaye. Kör olmasına rağmen daktiloyla yazabilen, ders anlatan, diğer körler için elinden geleni yapmaya çalışan, TÜRGÖK’ü kuran -yazarın deyimiyle bu örnek- “kahraman” hiçbir engeli olmadığı halde hiçbir iş yapmayan, başaramayan insanlara da bambaşka bir ibret vesilesi.
Gültekin Yazgan’ın hayatını anlattığı ve Doğan Cüceloğlu’nun onu tanımasına vesile olan Kör Uçuş adlı kitaptan o kadar çok alıntı var ki o kitabı da okumuş gibi oldum neredeyse. Biyografi olduğu için yazarın diğer kitaplarından daha farklı fakat içindeki mesajlar tamamen yaşanmış ve tecrübe edilmiş. Baştan sona gerçek hayattan örnekler sunan bir kitap.
Bu kitap adeta bir biyografi türünde, Doğan Cüceloğlu’nun onlar benim kahramanım dediği Gültekin ve Tülay Yazgan çiftinin hayatını anlatıyor. Bu çiftin hayatını anlatırken Gültekin Bey’in yazmış olduğu
Kör Uçuş kitabına da bolca atıf yapıyor. Aynı zamanda Kör Uçuş kitabının da bir tanıtımı gibi diyebiliriz.
Gültekin bey 11 yaşında
Edward Bellamy, on dokuzuncu yüzyıl sonundaki en önemli ütopyacılardandır. Ütopyalar, yazarlarının yaşadığı dönemlere ayna tutarlar. Dönemin koşulları, toplumsal sorunlar ütopyada yansır. Ütopya yazarı bu sorunları eserine, bazen doğrudan bazen de dolaylı olarak aktarır. Ütopya fikirlerin on dokuzuncu yüzyıl boyunca olgunlaştığı görülür.
Dünyanın En Zeki Çocukları
Nasıl Başardılar?
Arka Kapaktan; Araştırmacı gazeteci ve yazar Amanda Ripley, bazı ülkelerin nasıl daha zeki çocuklar yetiştirdiğini bulmak için yaptığı küresel bir araştırmada, bu ülkelere yerleşmiş üç Amerikalı genci bir yıl boyunca takip eder. Bu gençlerin gittikleri ülkelerin eğitim sistemine dair tecrübelerini
Okuduğum psikoloji kitaplarından en iyilerinden biri diyebilirim. Yazar tamamen psikolojide fakir kalmış bir alanı yani çocukluktaki «duygusal ihmali» ve onun yansıması olan «boşluk hissini» araştırıyor. Duygusal ihmali olmayanın da olanlar kadar önemli olduğunun farkına varmanızı sağlıyor. Ve çoğu insan genellikle olaylara odaklanır, onların
Kimse sırf belirli bir yaşa gelmekle ihtiyarlamaz. Bizler ideallerimizden vazgeçerek ihtiyarlarız. Yıllar teni buruşturabilir, ama hevesimizden vazgeçmek ruhumuzu buruşturur.
Jonathan’ın öğretilerinin sembolü pürüzsüz bir çakıl taşına dönüşmüştü.Dahada sonra herhangi bir taşta iş görür oldu.Bu uçmanın keyfini öğretmek için gelen bir kuş için olabilecek en kötü semboldü ancak kimse bunun farkında değil gibiydi en azından sürüde önem sahibi hiç kimse.Salı günleri tüm uçuşlar durdu.Ve neşesiz kalabalık resmi sürü
Paulo Coelho'nun Endülüslü çoban Santiago çevresinde hayatı sorgulayan, anlam arayışı içindekilere ilaç gibi sunduğu değerli roman.
Doğanın ve evrenin dilini çözmeye çalışmak... Bir dil ki aslında her tarafta avaz avaz bağırıyor; bir kuşun havadaki uçuş rotasında, koyunların dinginliğinde,
çölün sabrında, rüzgarın bütün evreni dolaşışında,