312 syf.
9/10 puan verdi
Yine askerdeyken okuduğum serinin bir diğer devam kitabı olan Gümüş Damarları ile buradayım. Cüce Kral Buenor Battlehammer ve dostlarının kayıp kadim cüce yurdunu bulmak için çıktığı bu zorlu yolculukta onları çetin bir sınav beklemektedir. Bu yolculuk esnasında orklar, büyücüler, farklı düzlemlerden yaratıklar ve ejderhalar gibi varlıklar ile en zor mücadelelerini vereceklerdir. Özellikle değinmek istediğim bir karakter olan Artemis Entreri, buçukluğun mücevherini ele geçirmek amacıyla Buenor Battlehammer ve grubunu takibe başlar. Drizzt Do'urden kadar yetenekli bir savaşçı olan Entreri'nin Drizzt Do'urden ile verdiği savaş adeta bir görsel şov niteliğinde. İki usta kılıç ustasının verdiği bu mücadeleyi görünüşe göre diğer kitaptada göreceğiz. Sonunda Mithral Salonunu bulan Bruenor Battlehammer'ın yurdunun karanlığa teslim olduğunu görmesiyle hayal kırıklığı yaşaması kaçınılmaz olacaktır. Mithral Salonundaki karanlıkaltı varlıklar ile mücadele veren bu ekip, başta barbar Wulfgar ve Bruenor Battlehammer olmak üzere şimdiye kadarki en köklü mücadelelerini vereceklerdir. Bruenor'un kırılmaz iradesi ve cesareti okurken beni hayretlere düşürdü. Ayrıca büyülü oklara sahip cüce tasarımı Taulmaril isimli sadak ile Catti-Brie karakterinin bu kitapta hakkıyla işlenmiş olması beni ayrıca mutlu etti. Bakalım devamında bizi neler bekliyor.
Gümüş Damarları
Gümüş DamarlarıR. A. Salvatore · Laika Yayıncılık · 2009409 okunma
İstiklal Mahkemeleri aslen Kurtuluş Savaşı'nda ordudan fi­rar edenleri hızla yargılamak üzere kurulmuştur. 1920 ila 1922 arasında 3.881 ölüm cezasına kararı vermiş, idam hükümlerin­ den 2.827'si başka cezalara çevrilmişlerdir (Ergün Aybars). Ha­ fif ceza sayısının 40 bini aştığı belirtilir. Daha ağır kolektif ceza­ lara da rastlanmıştır; örneğin hanenin yakılması, aileden başka bir erkeğin askere alınması, firarinin bütün köyünün veya sem­ tinin belli bir para cezası ödemesi gibi. Suç birkaç kere tekrar­ landığında ölüm cezası ateşli silahla veya alenen idam yoluyla uygulanmaktaydı.
Reklam
Filistin'in sorumluluğu çok sayıda halka dağıtılmıştır. Fakat hiçbir halk kendisinin diğerlerine göre daha fazla sorumlu olduğunu düşünmüyor. Bununla birlikte o herkesin, bütün Müslümanların davasıdır. Eğer kusur işler veya basite alırsa her Arap ülkesi ve diğer İslam ülkeleri tehlikededir. Günümüz demokrasisi sorumluluğu da tüm halka paylaştırmıştır ama kimse bunun farkında değildir. Bu sorumluluk hissi toplumun fertleri ve başkanları arasında kayıptır. Kimse kendini ondan sorumlu görmez ve onu kişisel davası olarak üstlenmez.
Koruma Kalkanı
Güvenlik stratejisi, jeopolitik anlamda önemli konumda yer alan devletlerin bir numaralı meselelerinden biridir. Devletler temel güvenliği sağlayamadıkları takdir de milletinin ve varlığının istikbalini tehlikeye atabilir. Denge unsuru güçlerin eşit seviye de olduğu politik düzlemlerde sağlanabilir. İki büyük güç unsurunun etrafında toplanan diğer düşük seviyedeki devletler zamanla ana güç unsurları ile aynı seviyeye ya da o seviyeye yakın bir güç kazanırsa, bu denge unsurunu aradan kaldıracaktır. İki ana unsur ve ekseninde bulunan devletler kaçınılmaz son olan savaşa girmek zorunda kalacaklar. Zeminin hareketli olduğu bir noktada güvenlik stratejisini jeopolitik konumuna göre düzenleyen devletler hayatta kalabilecektir. Bunu farklı unsurlar üzerinde konumlandıranlar ise kaybedecektir.
İnsanın mutluluğa giden yoldaki en büyük savaşı bizzat kendi nefsiyle olanıdır.
Güç, coğrafya değiştirince etkisiz olabilir: Boer Savaşı (1899-1902) örneği
Askeri, malî ve sanayi kaynakları bakımından ezici üstünlüğü sahip, dünyanın en büyük deniz gücü Britanya, Imparatorluğa bağlanmamak için direnen iki küçücük ve geri kalmış Afrikaner cumhuriyeti tarafından küçük düşürüldü. İki yıl süren vahşi ve acımasız gerilla savaşından sonra Britanya nihayet 1902 yılında zaferi elde etti ama faturası ağır olmuştu. Kayıplarına göre kazancı verdiği kayıp çok fazlaydı.
Sayfa 15 - Siyasal Kitabevi, 2.Baskı, Ağustos 2015
Reklam
1,000 öğeden 841 ile 850 arasındakiler gösteriliyor.