Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Büyük değişimler yapmak zorunda kaldığımızda kendimizi fırtınalı bir denizin ortasında kalmış gibi hissederiz. Gökyüzü karanlıktır, yağmur görüş mesafesini düşürmüştür ve deniz fenerini göremiyoruzdur. Oysa bu durumu yaratan sadece zihnimizdir. Karanlığı yaratan, görüş mesafesini düşüren şeylerse korkularımız ve kaygılarımızdır. Zihnimizdeki fırtına belirdiğinde içimizdeki evet diyen güçlü sese yenik düşmemiz çok daha kolay olur. Bilinmeyenin ormanına dalmaktansa tanıdık sularda yüzmenin rehavetine kapılırız. Oysa yapmamız gereken tek şey fırtınanın sahteliğini görmek ve sakince karaya ulaşmak için harekete geçmektir.
Umut genellikle iyi bir şey olarak algılanır. Korku ise genellikle kötü olarak algılanır. Hecato gibi bir Stoacı için ikisi de aynı şeydir. Her ikisi de kontrolümüz dışında olan şeyler hakkında yapılan gelecek tahminleridir. Her ikisi de amar fati kavramına aykırı bir hayat yaşadığını gösterir. Konu korkularımız yenmek değildir Yapmamız gereken şey umudun ve korkunun içinde tehlikeli miktarda istek ve endişe taşıdığını anlamaktır. Ve maalesef endişeyi ortaya çıkaran şey isteklerdir.
Sayfa 353 - pegasus
Reklam
En güzel anlarda zihnimize düşen korkular yakamızdan tutup bizi silkelerdi. Korkularımız; sanki mutlu olmaya hakkımız yokmuş gibi o güzel andan tüm varlığımızı soyutlar, gerçeğin karanlık kuyusuna sert bir darbeyle iterdi bizi. Korkularınız; öyle sivri bir kancaya sahipti ki yakamızı bıraktığınızda bile izi kalıyor, canımızı acıtmayı bırakmıyordu. Kazandığımızda bile mutlu olamıyorduk, çünkü bu seferde kaybetmekten korkuyorduk.
^^^ Büyük değişimler yapmak zorunda kaldığımızda kendimizi fırtınalı bir denizin ortasında kalmış gibi hissederiz. Gökyüzü karanlıktır, yağmur görüş mesafesini düşürmüştür ve deniz fenerini göremiyoruzdur. Oysa bu durumu yaratan sadece zihnimizdir. Karanlığı yaratan, görüş mesafesini düşüren şeylerse korkularımız ve kaygılarımızdır. Zihnimizdeki fırtına belirdiğinde içimizdeki evet diyen güçlü sese yenik düşmemiz çok daha kolay olur. Bilinmeyenin ormanına dalmaktansa tanıdık sularda yüzmenin rehavetine kapılırız. Oysa yapmamız gereken tek şey fırtınanın sahteliğini görmek ve sakince karaya ulaşmak için harekete geçmektir. ^^^
“Su gibi yumuşak, doğal akışında, dirençsiz, anda yol almak gerekirken prangalarla kendimize bağladığımız korkularımız bizi yoldan alıkoymaktan başka hiçbir işe yaramıyor.”
Sabahattin Ali
Yıkılması zor olan sadece korkularımız. Bizi korkuyla yönetenlerin köşkleri değil. "Bizim 3 ahbap geldi sırada şehrin pazarıymış. Sokaklarda ekinler, yemişler, dokumalar, kumaşlar, Demirler, kömürler küme küme durur, alıcı ve verici araçsız iş görürmüş." Böyle bir yaşam imkansız gibi değil mi?
Gönüllü yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Oluş'umuz yaşamımızı yaratır
İç dünyamız ile dış dünya arasında, zamandan bağımsızlık ve zaman arasında bir sebep-sonuç ilişkisi vardır. Hissettiğimiz her şey; bütün tutkularımız, düşüncelerimiz, umutlarımız, hırslarımız, sırlarımız, anılarımız ve hayallerimiz, korkularımız ve belirsizliklerimiz ve bütün duygularımız, beğenilerimiz, arzularımız, sevgi ve nefret gibi tüm hislerimiz algılanamayan fakat tek gerçek olan Oluş dünyasına aittirler. Oluş seviyemiz, bizi varlıklı ya da yoksul yapabilir veya mutlu ya da zavallı hale getirebilir.
Sayfa 11 - Sinedie
Biz insaniz, kadin ve erkegiz. Ölü varliklar ya da makineler degiliz. Sizin oldugu gibi bizim de kalplerimiz, duygularimiz, isteklerimiz, hatiralarimiz, korkularimiz, sevinc ve uzuntulerimiz var...
Roman yayınlarıKitabı okudu
Hissettiğimiz her şey; bütün tutkularımız, düşüncelerimiz, umutlarımız, hırslarımız,sırlarımız, anılarımız ve hayallerimiz korkularımız ve belirsizliklerimiz ve bütün duygularımız,beğenilerimiz arzularımız sevgi ve nefret gibi tüm hislerimiz algılanamayan fakat tek gerçek olan Oluş dünyasına aittirler. Oluş seviyemiz, bizi varlıklı ya da yoksul yapabilir veya mutlu ya da zavallı hale getirebilir. Oluş'umuz yaşamımızı yaratır.
Sayfa 11 - Sinedie yayınlarıKitabı okudu
Kalbinizin her arzusu sizin onu keşfedip gerçekleştirmenizi bekler. Size ilham veren her şeyi sizin bir veçhenizdir. Bir başka insanın hangi veçhesine hayranlık duyduğunuzu dikkatle saptayıp, o veçheyi kendi içinizde bulun. Eğer siz bir şey olmayı şiddetle arzuluyorsanız, bunun nedeni sizin gördüğünüz şeyi tezahür ettirme potansiyeline sahip olmanızdır. Deepak Chopra, “ Her Arzu’nun içinde onu gerçekleştirebilecek bilgi ve yöntem de vardır,” der. bu bizim bizim kalbimizin arzularını ve tüm benliğimizi tezahür ettirme yeteneğine sahip olduğumuz anlamına gelir. Eğer bir şeyi yapmaya ya da ona sahip olmaya muktedir değilsek, onun için hakiki bir özlem de duymayız. Bu, bu kadar basittir. Goethe, “Eğer onu düşünüp tasarlayaniliyorsak, ve onun gerçekleşeceğine inanabilirsek, o zaman onu elde edebiliriz, “ demiştir. Bölümü korkularımızı aşmaktır. Korkularımız bizi durdururlar. Onlar bize yeterince iyi ya da yeterince değerli olmadığımızı söylerler. Dünyada sizin gibi biri daha yoktur. Tam aynı arzulara, aynı yeteneklere, ya da aynı anılara sahip biri daha yoktur. Siz her konuda kendi bireysel örgünüzü örersiniz. Size düşen iş, kendinize özgü yeteneklerinizi keşfedip sonra onları kendi özgün yolunuzla tezahür ettirmektir.
Sayfa 73 - AKAŞA YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
ölüm her zaman için derin manalı bir hadisedir. canlı varlıkların üzerine birdenbire kapandığını gördüğümüz bu siyah kapı, belki de insan düşüncesinin hakikî ufkudur. şu yüzden ki, bütün hayretlerimiz ve korkularımız onun üstünde toplanır; bütün gayretlerimiz onu yenmeye yöneliktir.
Gergin olmamızın temelinde, hayatın, beklediğimizden farklı olduğunu kabullenmek istemediğimiz yatar. Diğer bir deyişle, biz hayatımızdaki her şeyin beklediğimiz gibi olmasını isteriz ama değildir. Hayat daima olduğu gibidir. Belki de bunu en iyi Benjamin Franklin, "Bizim sınırlı bakış açımız, ümitlerimiz ve korkularımız hayatımızın ölçüsü olmuştur; içinde bulunduğumuz koşullar düşüncelerimize uymadığı zaman bunlar bizim zorluklarımız olur," sözüyle açıklamıştır. Hayatlarımızı her zaman, bir şeyin, insanların ve olayların istediğimiz şekilde olmasını dileyerek geçiriyoruz (...)
Sayfa 161Kitabı okudu
Birleşmiş Milletler, kendi evlerimizde yaşasak bile tüm mültecilerle birlikte zaman zaman bizim gibi diğer sıradan Filistinli ailelere de gıda yardımları dağıtıyordu. Ama biz yardımları hiç kullanmazdık. Çünkü o insanlar gibi olmaktan korkuyorduk. 5-6 yaşlarında çocuk iken düşündüğümüz buydu. O yaşlarda olanlara bir türlü anlam veremiyorduk ve yaşananlara tepki olarak mültecilerin yediklerinden uzaklaşıyorduk. İşgal sonrasında hayatları daha da zora giren ve bizlerin yetişmesi konusunda endişeleri giderek katlanan ailemiz için bu çocuksu endişeleri tabi ki ilk anda anlamak zordu. Bazen annem neden yemediğimizi soruyordu ve tabi ki cevap vermiyorduk. Korkularımız içimizde kalıyordu. Hatta hocalarımız bile dağıtılan sütleri zorla içirmeye çalışırlardı. Çocuk yaşta bizler ise mülteci arkadaşlarımızın sefalet içindeki yaşantılarını görüyor ve belki de onlar gibi olmaktan korkuyorduk. Bunları sadece ben değil, benim yaşıtım olan tüm Filistinli çocuklar düşünüyordu. Herkes sütünü döküyordu.
Sayfa 14 - Fayez Khalil
Büyük değişimler yapmak zorunda kaldığımız da kendimizi fırtınalı bir denizin ortasında kalmış gibi hissederiz. Gökyüzü karanlıktır, yağmur görüş mesafesini düşürmüştür ve deniz fenerini göremiyoruzdur. Oysa bu durumu yaratan sadece zihnimizdir. Karanlığı yaratan, görüş mesafesini düşüren şeylerse korkularımız ve kaygılarımızdır.
540 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.