Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Etrafımdaki her şey hapishane; hapisyaneyi hem insan hem de parmaklık ya da sürgü olarak görüyorum. Bu duvar taştan bir hapishane, bu kapı tahtadan bir hapishane, bu zindancılar insan kılığına girmiş bir hapishane. Hapishane yarısı eve, yarısı insana benzeyen korkunç, kusursuz ve yekpare bir varlık. Onun tutsağıyım; beni kuşatıyor, beni bütün kıvrımlarıyla sıkı sıkı sarıyor; beni granit duvarlarının içine kapatıyor, beni kilit altında tutuyor ve beni zindancının gözleriyle gözetliyor.
ATAERKİ'YE CEVAPLAR “Bütün erkeklere tecavüzcü muamelesi yapıyorsunuz” - Yapmıyoruz. Yapsaydık çevremizdeki tüm erkekler hakkında dava açıyor, ifşalar yapıyor, Nevin Yıldırım gibi başlarını gövdelerinden ayırıyor olurduk. Oysa bunu ancak bazı tecavüzcüler için yapabiliyoruz, çoğunluğu ise bunları bile yaşamadan elini kolunu sallayarak gezmeye
Reklam
Roald Dahl’ın Çikolata Fabrikası Türkiye’de 1989 yılında basılmış, lakin kitap Amerika’da 1964 yılında satışa çıkıyor. 1964 yılında yazarın televizyon ve kitaplar üzerine söyledikleri. Bu zamanda, bilgisayar ve telefonu ’da bu metnin içine ekleyebiliriz… Yazar çikolata Fabrikası kitabında şöyle der: (…) Aman derim, çocukları asla şımartmayın.
"Sus!" diyorum. "Lütfen. Şuan, dünya üzerinde konuşanları düşün. En az altı milyar insanın yarısı konuşuyor. Bir şeyler anlatıyor. Ne büyük bir ses! Ne büyük bir gürültü! Dinle! Çin'de üçüncü çocuğunu aldırmak için doktora yalvaran kadını, Macaristan'da dilenen adamı, Kanada'da karşısındaki erkeğe kur yapan erkeği. Duy bunların hepsini. O milyarlarca insanın hep birlikte konuşarak yarattıkları korkunç gürültüyü dinle!" ... "Lütfen, sen de katılma bu gürültüye"..
262 syf.
·
Puan vermedi
Bir anlık her şeyi göze alıp , bir heves uğruna düşünmeden tüm hayatınızı değiştirme kararı alabilirsiniz . Sonra bu davranışınızın o muhteşem aşkınız uğruna olduğunu savunabilirsiniz . Peki çok kısa bir süre sonra bunun aslında geçici bir his olduğunu ve ömrünüzün geri kalanını en başta yakıp yıktığınız hayatı özlemekle geçireceğiniz gerçeğiyle karşı karşıya gelirseniz bununla yüzleşecek cesaretiniz olur mu ? Bu adama acısam mı , kızsam mı bilemedim . Aslında her şeyi kendi eliyle yaptı ve ondan sonra aldığı her nefesi bu kararının gölgesinde geçti . Hatalar bilinçli olarak yapıldığı takdirde bu bir hata değil , bir seçim olur . Ve insan seçiminin arkasında duramayacak , sonuçlarına katlanamayacak kadar korkaksa kendi yarattığı cehennemde sıkışır kalır . Bu kitapta bunun bir örneğini göreceksiniz . Kristjan gözümde ne kadar küçüldüyse , aksine karısı Elizabeth inanılmaz bir saygı uyandırdı bende . Ve asıl üzülmemiz gerekende oydu bence . Ne korkunç insanların kendi ışıklarını kapatıp , kendi karanlığına gömülürken masum pek çok kişiyi de o karanlığın içine sürüklemesi . Hem de hiç hakkı yokken . Dipnot : Kitabın ilk yarısı geçmek bilemese de sonradan tempoyu yakalıyor .
Geceye Yürümek
Geceye YürümekOlaf Olafsson · Can Yayınları · 200712 okunma
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
Reklam
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
alıntıdır.. Selam Olsun 8 Mart’ı Yaratanlara! Karanlık günlerden geçiyoruz!
Dostoyevski'nin idamdan kurtuluşunun yansımaları... Ümit Yıldırım "Nerede okumuştum, hani bir idam mahkûmu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir
Siz ve ben, bu yarışı hâlâ kazanabiliriz. Boş hurafelere karşı, korkunç gerçeği. – Oğlum, kiminle konuştuğunuzu hatırlayın. – İyi ya işte. Gerçeğin büyüklüğü karşısında, ölü bir bedenin saygısızlığa uğramasının ne değeri olabilir? Tanrı’nın çocukları ışığa tutkun değiller mi?
Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Bir gün daha yaşamak. Bir gün daha yaşamak, dedi idam mahkûmu, son arzusunu soran cellâda. Şaşırdı cellât, alay ve merhamet yarıştı yüzünde. Böyle bir son arzuya tanık olmamıştı hiç. ... Bir bardak su, kalem ve kâğıt, bir din adamı demedi adam. Yanaşmayınca çıkartmaya ipi boynundan, bir gün daha yaşamak, diye tekrarladı kelimeleri. Yarışı alay kazandı. Korkunç bir kahkaha attı cellat. Şafak sökmek üzereydi. Ranzalar titredi koğuşlarda. Korkuyla kanatlandı kuşlar. Hapishane müdürü başını salladı. Son arzu gelenekti. Ha bugün ha yarın! Cellât isteksizce indirdi sandalyeden mahkûmu. Mahkûm öyle bir nefes aldı ki yıldızları çekti içine. Şafak söktü o an. Güneş hayat mührünü gökyüzüne vurdu. Siftah yapamadan tezgâhını topladı cellat. Uzaklaştı fısıltı yılanını salarak: Bir ömür yetmedi mi!..
448 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Tanrının Unutulan Çocukları, yetişkinliğe adım atan iki çocuğun bir sırla başlayan muhteşem dostluğu üzerine yazılmış, etkileyici bir roman... Tanrının Unutulan Çocukları hem kurgusu hem de güçlü karakterleriyle okuyucuya bilmedikleri bir coğrafyanın edebi zevkini yaşatırken, dokunaklı bir dille sıradan yüzlerin ardına gizlenmiş birbirinden ilginç sırlar barındırıyor. Romanın başkarakterlerinden Jasperın, aynı okulda okuduğu Charlienin odasının penceresine bir gece yarısı gelmesiyle başlayan olaylar, başarılı ve merak uyandırıcı bir hikâyeyi de beraberinde getiriyor. Parçalanmış bir ailenin çocuğu olması nedeniyle kasabalılar tarafından hor görülüp dışlanan Jasper, korkunç bir olayın detaylarını tek güvendiği kişiyle, Charlieyle paylaşır. O andan itibaren çocukluklarını bir kenara bırakmaya başlayan bu iki arkadaş, bu sırrın peşine düşerek toplumun önyargılarına, bağnazlıklarına ve ikiyüzlülüğüne ayna tutmaya başlarlar. İnsanların kendi kabuklarına çekildikleri bu küçük kasabada hayatın hem solgun hem de canlı anlarına tanıklık eden iki arkadaşın yaşadıklarını okurken, çocukluğunuzun masum yıllarını hatırlayacak, toplum tarafından kabul görülmenin ne anlama geldiğine bir çocuğun gözünden bakacaksınız. "Cesaret, korkuya direnmek ve ona galip gelmektir" sloganından yola çıkan bu roman ile çocukluğun saf duygularına sımsıkı sarılan kahramanlar kimseyi hayal kırıklığına uğratmayacak!
Tanrı'nın Unutulan Çocukları
Tanrı'nın Unutulan ÇocuklarıCraig Silvey · Martı Kitabevi · 20216,2bin okunma
Gitgide alışıyorum sana.... Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz... Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin... Yanımda olduğun zamanlar; Sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor, Alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun... Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan... Alışkanlıklar daima korkutur beni... Düşün ki ben yaşamaya bile
Everest Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.