Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Anılar biçim olarak değişmeyebilir, ama yıllar boyu önemlerinin vurgulanması onlara korkunç boyutlar kazandırabilir.
Sayfa 114
Hiç gelmeyen hevesi.
Bizim bir Firdevs Teyze vardı. Uzun yıllar önce, kendisini ziyarete gelen kızı ve torununu, korkunç bir tren kazasında kaybetmişti. Bu durumu asla kabullenemedi. Yaşadığı süre boyunca, her gün ama her gün, tren yoluna gidip, bir daha hiç gelmeyecek olan o treni bekledi. Bana kalırsa beklemek dünyadaki en acımasız şey. İnsan beklerken asla tam olarak yaşayamıyor Osman. Bense şimdilerde, yeniden hayata karışmak için bir heves bekliyorum.
Reklam
Karısı en son kaçırılacak Tanrı: Hades
Theseus'un Yeraltı Dünyası'na inişi kendi fikri değildi. Oraya gidenlerin aksine, Theseus'un özel ve kişisel bir amacı da yoktu. Sadece dostu Pirithous'un Persephone'u kaçırmasına yardımcı olmak için gitti. Daha önce Theseus güzelliği dillere destan Helen'le evlenmek istemiş, Pirithous da onu kaçırmasına yardım etmişti. Şimdi de Pirithous Persephone'la evlenmek istiyordu ve Theseus onun iyiliğine karşılık vermek zorundaydı. İki kral Yeraltı Dünyası'nın engellerini büyük zorluklarla aşıp sonunda Hades'in sarayına ulaştılar. Oraya varınca Hades'e Persephone'u almaya geldiklerini söylediler. Hades buna çok güldü (isteklerini yerine getirmeye hiç niyeti yoktu) ve onlara yer gösterdi. Delikanlılar oturunca hareket edemez hale geldiler. Hades onları tuzağa düşürerek yıllar boyunca kalkamayacakları Unutkanlık İskemlelerine oturtmuştu. Bu iskemlelerde her şeyi, kim olduklarını, nerede olduklarını ve neden orada olduklarını unuttular ve, zihinleri tümüyle boşalmış bir halde hareketsiz oturup kaldılar. Daha sonra Herakles Yeraltı Dünyası'na indiğinde Theseus'u kurtardı. Pirithous'u kurtarmak üzereyken yer korkunç bir şekilde sarsıldı. Hades karısını kaçırmaya gelen ölümlünün kaçmasına izin vermeyecekti. Pirithous sonsuza dek Yeraltı Dünyası'nda kaldı.
Sayfa 91 - Say yayınları, Theseus, Pirithous ve Hades.Kitabı okuyor
“Anılar biçim olarak değişmeyebilir, ama yıllar boyu önemlerinin vurgulanması onlara korkunç boyutlar kazandırabilir. Terk edilmenin yarattığı soğuğu, parmaklıkları ve yalnızlığı sık sık aklına getirirsen, her seferinde, içinin derinliklerinden, sana, ‘Görüyor musun? Gene de yaşam böyle işte,’ diyecektir bu deneyim.”
Biz bunlara bakıp korkmamalıyız. Düşmanlarımız korksun. Hem de nasıl korkuyorlar. Korkularından bize bu zulümleri yapıyorlar. Korkmasaydılar yapmazdılar. Yüz elli yıldır bizi tüketmeğe uğraşıyorlar. Yüz elli yıl! İşte bu yurtta bir avuç Tatar kaldık. Bizi büsbütün yok etmedikçe içleri rahatlamıyacak. Biz mahvolduktan sonra bile, bu sefer ruhumuzun önünde titreyecekler. İyi bak bu yıkıntılara!.. Sen benim evlâdım olmakla beraber, bu toprağın, bu yıkıntıların bir parçasısın... Seni bu toprak doğurdu, bu toprak besledi. Bil ki yalnız değilsin. Büyük bir milletin zengin geçmişi ve parlak geleceği seninle beraber. Bahçesaray'dan Kaşgar'a varana kadar binlerce minaremiz göklere uzanıyor. Bize Tatar diyorlar, Çerkez diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azer diyorlar, Karakalpak, Çeçen, Uygur, Kabardı, Başkırt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanmaz. Biz Türk-Tatarız. Bunu senin kalbinin bildiği gibi, her Başkırt, her Kırgız, her Kazak'ın, Kırgız'ın da kalbi bilir. Kalbinin hisleriyle hareket et. Dünyanın boş hırslarına kapılma...
Reklam
SSCB
Mademki hükümet işçi ve köylü hükümeti, mal da işçi ve köylünündür.
Allah'ım Allah'ım diye yakardım, sen bizi ayırma bu topraktan!
TÜRK'ÜM ve düşmanım sana kalsam da bir kişi!..
Sayfa 12 - Emin Bülent Serdaroğlu'nun Kin şiirinden.Kitabı okuyor
Reklam
"Anılar biçim olarak değişmeyebilir, ama yıllar boyu önemlerinin vurgulanması onlara korkunç boyutlar kazandırabilir."
Sayfa 114 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Zerdüşt’ü yazdığım yıllar, özellikle de ondan s o n r a k i evre korkunç bir mutsuzluk dönemi olmuştu. Pahalıya mal olur insana ölümsüzlük: bin kez ölür insan daha yaşarken bunun karşılığında. –Bir şey vardır büyük işin öç alması diye. Yapıt olsun, edim olsun, bir kez tamamlanmaya görsün büyük iş, yapanın karşısına dikilir. Bu işi yaptığından g ü
"Hapishanenin korkunç bir yer olduğunu düşünürdüm ancak yıllar içinde öğrendiğim bir şey vardı ki hapishanelerin korkunç bir yer olmasının sebebi, içinde suçluları barındırması değildi sadece. İçinde kaybolan umutların, asla geriye dönülmeyecek yılların hırsızı olmasıydı."
Sayfa 153Kitabı okudu
Anılar biçim olarak değişmeyebilir, ama yıllar boyu önemlerinin vurgulanması onlara korkunç boyutlar kazandırabilir.
Yıllardır sebebini bilmediği, kendi tabiatına aslında hiç de uymayan, onu bir kurt gibi içeriden kemirip duran, içini kurutan öfkenin kaynağını bulmuştu sonunda. O tek suçlunun babası olduğunu sanıyordu. Babasına bir şey diyemediği için öfkesini senelerdir bastırıyor, bastırdıkça dişlerini sıkıyor, öz babasına duyduğu nefreti omuzlarında korkunç bir ağırlık olarak taşıyordu. Kolay değildi babadan, anadan nefret etmek. Nefret ettiği halde yine de onlardan sevgi dilenen bir çocuk gibi, kırk beş yaşında, evet, kırk beş yaşında bir çocuk gibi yanlarında yörelerinde dolanmak, kendini beğendirmeye, sevdirmeye çalışmak, yaptığı her şeyi içindeki öfke ve nefret duygusuyla hep o küskün halle yapmak, büyüyememek, tam olamamak, kendini ait hissedememek, güvensiz ve tedirgin baba evi ziyaretlerinde susmak, susmak ve durmadan susmak kolay değildi. Bunların hepsini Besim Usta bilirdi. Sırtını dayayabileceği bir babaya öyle ihtiyacı vardı ki, yıllar boyu ördüğü bütün duvarları kendine baba diye ördü. Her ördüğü duvarın önüne çöküp yaslanır ve bir yorgunluk sigarası içerdi. Ben yaptım, elimin emeği, alnınım teri der ve yaslanır; sırtındaki o elin yokluğunu tuğlalarla, duvarlarla doldurmaya çalışırdı. Ama ördüğü hiçbir duvan yanında taşıyamazdı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.