Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana. Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. Birbirine uzanamayan Boşlukta iki yalnız yıldız gibi Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz. Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız. Ne kalacak bizden? bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden Bizden diyorum, ikimizden Ne kalacak? Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi. Artık hiçbir duygusunu anlamayan çocuklar gibi Ve elbet biz de bu aşkla büyüyecek Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz, bir başka bahara...
Korku
“Korkmamalıyım. Korku katilidir aklın. Korku, mutlak ölüm getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçip gitmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiğinde, onun izlediği yolu görmek için iç gözümü kullanacağım. Korkunun geçtiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım.”
Reklam
Derdin çaresi yalnızca bizdedir Korkuyu yenmenin tek yolu Yine korkunun içinde yatan gizdedir Ölüm düşmanın ellerindeyse Yaşamak bizim ellerimizdedir
“Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada bir şey bu şeylerin ne olduğunu ne öğrenemeyen çocuklar gibi. Artık hiçbir şey anlayamayan çocuklar gibi. Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek, her şeyi bir başka aşka ertelenecek.”
isyanın zafere varması için Korkunun gözlerde sönmesi gerek
Korkunun çocukları’
“Küçük, zavallı solucanlar, siz sadece korkudan titremesini ve yerlerde sürünmesini bilirsiniz. Korkunun çocukları olan sizler dini de daimi bir korku, titreme, şikayet ve sürekli bir şeyler dileme olarak algılıyorsunuz. Sizler ruhen de Tanrı’nın gerçek çocukları olsaydınız, kendiniz de hayatın yaratıcısı olur, yükselirdiniz. Şu an yaptığınız gibi yere kapanmaz, başınızı aşağı eğmezdiniz.”
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.