Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bomboş duran yaylaları, istifade edilemeyen toprakları neden kullanılamıyor biliyor musunuz? Çünkü Avrupa Birliğinin Ekim 2004 belgesinde imzası var bizim hükümetin. Bizden istediklerinin özeti şu; “Tarım ve hayvancılığı desteklemeyeceksiniz.”
Sayfa 133 - Osman Pamukoğlu
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları
gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir
dünyada bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen
çocuklar gibi.
Artık hiçbir duygusunu anlayamayan çocuklar gibi
Şu bir gerçek; devletler milletleri için kurulur ve var olur. Bizde ise durum şu anda tam tersine dönmüş durumda. Devlet millet için değil millet devlet için yaşıyor ve çalışıyor. En basit örnek, vergiler. Dünyanın hiçbir yerinde alınmadığı kadar Türkiye’deki insanlardan vergi alıyor devlet.
Sayfa 121
Bir ülkede demokrasinin gerçek olması için o toplumdaki mevcut bireylerin kadın veya erkek hepsinin özgür iradeli olması lazım. Hür iradesi olmayan, beslenme, barınma problemini halletmemiş toplumlarda gerçek anlamda demokrasiyi oturtmak zordur. Bu tip toplumlarda demokrasi diye başladığınız zamanlarda bile sonunda iş yozlaşmış demokrasiye gidebilir. Çünkü aç ve cahil insanı istismar etmek çok kolaydır.
Sayfa 70 - Osman Pamukoğlu
Aslında dünya tarihinde, insan yaşamına baktığınızda hiçbir şey değişmez. Değişen şudur; yollar genişliyor, binalar büyüyor. Ne gelişiyor işte konuşma, çeşitli alet edevat, teknoloji gelişiyor. Zaman kazandırıcı birtakım şeyler gelişiyor. Fakat insanoğlu doğasıyla, karakteriyle ilgili bir arpa boyu yol alabilmiş mi? Savaşlar hala var, kan hala var. Dünya hala aç ve dünya hala adaletsiz. Doğru mu, değil mi?
Sayfa 69 - Osman Pamukoğlu
Atatürk’ün pek kullanılmayan sözüdür; “Bu ülkede hiç kimse halkın huzurunu ve neşesini kaçıramaz.”
Sayfa 68 - Osman Pamukoğlu
Korkmamalıyım. Korku katilidir aklın.Korku, mutlak yıkım getiren küçük ölümdür.Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçip gitmesine izin vereceğim.Ve geçip gittiğinde, onun izlediği yolu görmek için iç gözümü kullanacağım.Korkunun geçtiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım.
Cesaret, korkunun yokluğu değil, korkuya direnmek, ona galip gelmektir.
Sayfa 109Kitabı okudu
