Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gülme, ister yatıştırıcı ister dehşet verici olsun, her zaman korkunun geçip gittiği anlara eşlik eder. Gülme edimi fiziki tehlikelerden de, mantığın pençelerinden de kurtuluşu gösterir. Yatıştırıcı gülme erkin elinden kurtulmuş olmanın yankısı gibi duyulur; kötü gülme korkunun üste­sinden, korkulması gereken mercilerin safına geçerek gelir. Bu kaçınılamaz olan erkin yankısıdır. Fun [komiklik} şifalı sudur. Eğlen­ce endüstrisi onu sürekli reçetesine yazar. Güldürmek insanları mutlu olduklarına inandıran bir aldatma aracıdır. Mutluluk anlarına yaban­cıdır gülmek; yalnızca operetler, ve sonra da filmler, cinselliği kahka­halar eşliğinde sunar.
İktidarın Düzlemi
Napoli kralı Ferdinand’ın balosunda Prens Francavilla şöyle der: Demek ki dinsel evhamların yerine aşırı terörü geçirmek gerekiyor ki, böylece halk gelecekteki cehennem korkusundan kurtarılmış ve aynı zamanda, bu korku yok edildikten sonra, kendini her şeye vakfetmiş olsun; ama bu hayali korkunun yerine, yalnızca halk için geçerli çok katı ceza yasaları konmalıdır. Çünkü devlette huzursuzluk yaratan sadece onlardır. Hoşnut olmayanların doğduğu yer sadece en alttaki sınıflardır. Zenginler sınıfında ise despotluk gölgesinin kendi üzerine düşmesine izin vermeyecek kimse bulamazsınız, ama bu gölge gerçeklikte diğerlerinin üzerine düştüğü sürece !
Sayfa 105
Reklam
Aşkta korku olmaz. En korkak adam bile aşkta gözünü budaktan esirgemez biri olup çıkacaktır. XVI. yüzyılda fransız şairi Clement Marot aşkı korkunun karşısına koyuyor ve şöyle diyordu: "Korku karanlıktır, Aşk duru ve beyaz; 1 Korku köledir, Aşk tümüyle özgür; 1 Aşk yaşatır. Korku öldürür,
Gülme, ister yatıştırıcı ister dehşet verici olsun, her zaman korkunun geçip gittiği anlara eşlik eder. Gülme edimi fiziki tehlikelerden de, mantığın pençelerinden de kurtuluşu gösterir. Yatıştırıcı gülme erkin elinden kurtulmuş olmanın yankısı gibi duyulur; kötü gülme korkunun üste­sinden, korkulması gereken mercilerin safına geçerek gelir. Bu kaçınılamaz olan erkin yankısıdır. Fun [komiklik} şifalı sudur. Eğlen­ce endüstrisi onu sürekli reçetesine yazar. Güldürmek insanları mutlu olduklarına inandıran bir aldatma aracıdır. Mutluluk anlarına yaban­cıdır gülmek; yalnızca operetler, ve sonra da filmler, cinselliği kahka­halar eşliğinde sunar.
Sayfa 187Kitabı okudu
Bilinmeyen bir şey kalmadığında insan ürküntüden kurtulacağını sanır. Mitosun cansızı canlı yerine koyması gibi, canlıyı cansız yerine koyan Aydınlanmanın ya da söylenceden arındırmanın yolunu belirleyen budur. Aydınlanma kök salmış söylencesel korkudur. Pozitivizmin son ürünü olan saf içkinlik, deyim yerindeyse evrensel bir tabudan başka bir şey değildir. Artık hiçbir şey dışarıda olmamalıdır, çünkü "dışarı"nın salt tasavvuru korkunun asıl kaynağıdır. İlkel insanlarda ailenin bir üyesi öldürüldüğünde; cinayetin gerektirdiği öç, bazen katilin kurbanın ailesine katılmasıyla önlenebiliyordu. Her iki durumda da yabancı bir kanın o ailenin kanına katılması, yani bir iç- kinliğin sağlanması söz konusuydu. Söylencesel düalizm varoluş çemberinin dışına çıkmaz. Mana'nın içten içe hüküm sürdüğü dünyadan, hatta Yunan ve Hint söylencelerinden çıkış yoktur. Her şey ebediyen aynı kalır. Her doğumun bedeli ölümle, her mutluluğun bedeli de mutsuzlukla ödenir. Tanrılar ve insanlar kendilerine biçilmiş vade bitmeden, yazgının kör gidişatını değiştirmeye çabalasalar da, eninde sonunda varoluşa yenilirler. Kötü kaderin elinden zorla çekilip alınmış adaletleri bile bu özellikleri taşır. Bu adalet hem ilkel insanların hem de Yunanların ve barbarların, yaşadıkları baskı ve sefalet toplumunun içinden kendilerini çevreleyen dünyaya yönelttikleri bakışa karşılık gelir. Dolayısıyla hem söylencesel adalet hem de Aydınlanmanın adaleti açısından suç ile ceza, talih ile talihsizlik bir eşitliğin iki tarafıdır. Adalet yasanın içinde yitip gider.
Kierkegaard, korkunun yalnızca nefretle değil, fakat asıl aşkla eşleştiğini ileri sürüyor.
Reklam
KİTAP LİSTESİ AD YAYINLARI Feministlere Masallar - Maeve Binchy
Francavilla Prensi, Napoli Kralı Ferdinando’nun huzurunda şöyle der: “Dinsel khimairaların• yerine terörün en aşırı biçimleri geçirilmelidir. Halk gelecekteki cehennem korkusundan kurtulsa da, bu korku biter bitmez kendisini bir başka şeye kaptıracaktır. Ama bu khimairaya dayalı korkunun yerine, yalnızca halk İçin geçerli olan, acımasız ceza yasaları geçirilmelidir; çünkü devlette huzursuzluğa yalnızca onlar neden olur. Hoşnutsuzlar sadece alt sınıflar içinden çıkacaktır. Hiçbir zaman hissetmeyecekleri gemin tasavvuru zenginler için ne ifade edebilir? Üstelik bu boş hayal onlara boyundurukları altındaki insanları ezme hakkını veriyorsa! Bu sınıfın içinde, gerçekte despotluk başkalarının üzerinde olduğu sürece, en koyu gölgesinin kendi üzerine düşmesine rıza göstermeyecek tek bir kişi bulamazsınız.” •Khimaira: Yeraltı yaratıkları olan Typhon ile Ekhidna’nın birleşmesinden doğan canavarlardan biri.
Sayfa 123
KORKUNUN DİYALEKTİĞİ
Frankenstein'ın icadı, şekilsizleştirerek teşkil eden, barbarlaştırarak uygarlaştıran, yoksullaştırarak zenginleştiren kapitalist üretim sürecini, her olumlamaya bir olumsuzlamanın eşlik ettiği o çift yüzlü süreci yansıtan yüklü bir eğretilemedir. Zaten Frankenstein'ın kendi acı dolu yüceliğini diktiği kaide olan canavar, hep olumsuzlama yoluyla betimlenir: insan orantılıdır, canavar değildir; insan güzeldir, canavar çirkin; insan iyidir, canavar kötü. Canavar, insanın baş aşağı çevrilmiş, olumsuzlanmış halidir.
Sayfa 111 - MetisKitabı okuyacak
KORKUNUN DİYALEKTİĞİ
On dokuzuncu yüzyıl burjuvazisinin yüksek kültürü zaten erosa ve cinselliğe büyük ölçüde ikircikli bir olgu olarak bakagelmişti. Bu ikisinden bahsederken en sık başvurulan söz sanatı tezattı. Baudelaire aşk ilişkilerinin ikircikli tabiatının şiirini bu söz sanatı ile söyler. Kötülük Çiçekleri'nin -ki bu başlığın kendisi de bir tezattır- lanetlenmiş şiirlerinden biri olan "Vampirin Dönüşümleri"nde baştan çıkarıcı dişi "kor ateşler üstünde yılan gibi kıvranmakta" dır. Stendhal de Aşk Üzerine'nin ilk sayfasının kenarına şu kelimeleri not etmiştir: "Aşk denen illetin tarihini matematik bir isabetle ve (becerebilirsem) doğrulukla yazmak istiyorum." Aşk bir hastalıktır: insanın kendi bireyselliğinden ve aklından feragat etmesi demektir. "
Sayfa 125 - MetisKitabı okuyacak
Reklam
200 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kitap hakkında bilgiler içerir. Spoiler mevcuttur efendim :) Kısaca Sokrates'ten bahsedersek, Antik Yunan filozofudur. Annesi ebe, babası heykeltıraştır. Sokrates de bir zamanlar taş oymacılığı yapmış lakin onun için felsefe daha ağır basmıştır. Matematik, geometri, astronomi, politika ile de ilgilenmiştir. Sokaklarda ayırt etmeksizin herkese
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202052,5bin okunma
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.