... zira mutlu yaşamın aslında özgür, dik, korkusuz ve sağlam duran bir zihin olduğunu, keza bu zihnin korkunun ve şehvetin dışında konumlandığını, kendisi için tek iyinin ahlaki doğruluk, tek kötünün ise ahlaksızlık olduğunu, değersiz bir yığından ibaret diğer şeylerin mutlu yaşamdan hiçbir şey alıp götürmediğini ve ona katkı sağlayamadığını, en yüce iyiyi artırmak veya azaltmaksızın gelip gittiğini söylemekten bizi ne alıkoyabilir?