Hiç değişmeyen bir başka şey de, bazılarının mutsuzluğunun başkalarının mutluluğu oluşudur, bunu dünyanın kuruluşundan bu yana art arda gelen tüm kuşaklar çok iyi bilir.
Kör bir adama önce yardım edip sonra arabasını çalmak ile şımarık bir ihtiyarla ilgilenirken, lafı ağzının içinde geveleyip onun mirasına göz dikmek arasında çok da büyük bir fark yoktur.
Karısı içeri giriyordu, sinirliydi, altüst olmuştu. Seni korumasına alan o aziz, o iyi yürekli kişi arabamızı alıp gitmiş. Olamaz, arabayı görememişsindir. Neden göremeyecekmişim, gözlerim iyi görüyor benim, bu son sözler ağzından istemeden çıktı.