Elektrikli ekmek kızartıcısına asla alışamazdı, zira o zaman ateşin karşına çömelemezdi; korun sanki canlı bir varlıktan gelen esrarengiz solumasını dinlemeyi seviyordu; ateş yanarken evde başka hiç kimse olmasa bile kendini yalnız hissetmiyordu.
Açıkçası bu kitabı Lou Andreas Salome’u kendine hayran eden erkek, nasıl biri, hangi yönüyle onu bu kadar etkiledi, öğrenmek için okudum. Fakat Friedrich Nietzsche’nin aşkını reddeden Salome’un Rilke’nin aşkına neden karşılık verdiği sorusuna cevap bulabildim desem yalan olur.
Kitabın içeriğine gelirsek Rilke’nin şiirlerine yer verilmiş. Şiirlere hayran kaldım desem yalan olur. Ama iki şiirini çok beğendiğimi de söylemeden geçemeyeceğim: İntihar Edenin Şarkısı ve Keşiş Yaşamı. Kitaptaki şiirlerdeki ana temanın aşk olmaması beni biraz şaşırttı açıkçası. Toplum tarafından dışlanmış ve kötü durumda olan bireylerin yaşamları şiire konu edinmiş. Dilencinin Şarkısı, Körün Şarkısı, Ayyaşın Şarkısı, İntihar Edenin Şarkısı, Dul Kadının Şarkısı, Budalanın Şarkısı, Öksüz ve Yetimin Şarkısı, Cücenin Şarkısı, Cüzzamlının Şarkısı ve Kör Kadının Söyleşisi bunlardan bazıları.
Korun sanki canlı bir varlıktan gelen esrarengiz solumasını dinlemeyi seviyordu; ateş yanarken evde başka hiç kimse olmasa bile kendini yalnız hissetmiyordu.
...korun sanki canlı bir varlıktan gelen esrarengiz solumasını dinlemeyi seviyordu; ateş yanarken evde başka hiç kimse olmasa bile kendini yalnız hissetmiyordu.
Elektrikli ekmek kızartıcısına asla alışamazdı, zira o zaman ateşin karşısına çömelemezdi; korun sanki canlı bir varlıktan gelen esrarengiz solumasını dinlemeyi seviyordu; ateş yanarken evde başka hiç kimse olmasa bile kendini yalnız hissetmiyordu.
"Ey dışarıdakiler, körüm ben, bir ilenç bu,
bir iticilik, bir çelişki,
ve her günün burukluğu.
Karımın koluna dayanıyorum elimle,
artık grileşmiş elimi onun griliklerine,
seslerle dolu bir boşluktan geçiriyor beni."
körün gözlerine talip, gözün gördüğüne yalancıydım. çünkü en baştan beri koca bir karanlığı karşıma almak, renklerin söylediği yalanlara kanmaktan daha iyi geliyordu bana.
Elektrikli ekmek kızartıcısına asla alışamazdı, zira o zaman ateşin karşısına çömelemezdi; korun sanki canlı bir varlıktan gelen esrarengiz solumasını dinlemeyi seviyordu; ateş yanarken evde başka hiç kimse olmasa bile kendini yalnız hissetmiyordu.
(...) korun sanki canlı bir varlıktan gelen esrarengiz solumasını dinlemeyi seviyordu; ateş yanarken evde başka hic kimse olmasa bile kendini yalnız hissetmiyordu.