Farklı bir hikâye okusam diyenleri bu kitabı okumaya davet ediyorum. Hikâyelere yedirilmiş deli göndermeler var, kimlere kimlere selam çakılmış bir bilseniz. Bu anlamda postmodern hikâye kategorisine alabilirim. Tüm hikâyelerin ortak teması ölüm. Bildiğimiz ve hatta bilmediğimiz ölüm. Beş duyuyu da içine katarak çok güçlü sahneler var. Özellikle Yakup'un hikâyesini unutmayacağım, hem ilk kez bir öyküde adım da geçti. Gıcık bir tip ama olsun. Benim adim mi benim adim. Ah Yakup ya sarılmak istedim ona. Zü de ikinci en sevdiğim hikâye oldu. İnce bir mizah. Neydi? Mizahin olduğu yerde eleştiriyi arıyorduk. Yazar derdini, isyanını öyle güzel anlatmış ki, gülümserken ahaa ne guzel laf soktu diyorsunuz. Velhasıl ismi gibi tuhaf insanların tuhaf öyküleri. Keyifle okudum, yazarın kalemini, mizahını, gözlem gücünü, derdini, bilgi birikimini, göndermelerini çok sevdim. Umarım kalemi hep yazar.