Habere doymak bilmeyen insanlar olduğumuz için yaşadığımız düş kırıklığının da bir sınırı yok, zira iletişim araçlarının gücüne oranla sunulan haberin düzeyi insanı umutsuzluğa sürükleyecek kadar düşüktür. Bu orantısızlıksa en sıradan olay ya da felâketin değerini hızla düşürüp, yok eden bir zorunluluğa yol açmaktadır.