Bugün nâçiz bir ilk okul öğretmeni idi. Fakat mesleğinin faydasındaki asaletten emin, bu ödevi unutulmuş bir köy köşesinde yerine getirmekle mutlu idi. Zavallı, uyuşuk zekâlarla uğraşmak onun hayatını dolduruyordu. Gerçeğe karşı olan ihtirası, bu küçük ödevinde kuvveti gittikçe artan bir ihtiyaç gibi mütemadiyen büyüyordu. Bu ihtiras, sonunda onun sağlığı hatta mevcudiyeti olmuştu. Çünkü kendisi için tabiî olan bu ihtiras içinde yaşamaktı. Gerçeği kazanmak, hemen elde etmek, onu tamamiyle kendine maletmek, başkalarına öğretmek istiyor; elde edemediği müddetçe de sıkılıyor, kederleniyor, yaşamıyor, dayanılamayacak derecede manevi, hatta maddi rahatsız günler geçiriyordu.
Dünyanın Bütün Çiçekleri
"Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin!" Köy Öğretmeni Şefik Sınığ'ın son sözleri. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum Bütün çiçekleri getirin buraya, Öğrencilerimi getirin, getirin buraya, Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer Bütün köy çocuklarını getirin buraya, Son bir ders vereceğim onlara, Son
Sayfa 297Kitabı okudu
Reklam
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Bozkurtların Ölümü, Türkiye Yayınevi tarafından yedi defa basılmıştır: 1946, 1951, 1955, 1958, 1962, 1966, 1970. Bundan sonraki baskılar Ötüken Neşriyat'a aittir. Ötüken Neşriyat, Bozkurtların Ölümü ile, daha önce Türkiye Yayınevi'nde sekiz defa basılmış olan Bozkurtlar Diriliyor romanını Bozkurtlar adı altında birleştirmiştir.
Nasipten öteye köy yok…
Sayfa 19 - Holden Kitap İlk Basım Ekim 2023Kitabı okudu
Nafiye Bozkyurt yazdı... OKUNASI: “Gülüşünü gülüşümün yanına bırak oynasınlar bir zaman çocuklaşarak…”Diyor Mehmet Binboğa Efelya romanını su gibi bir çırpıda okudum. Son dönemlerde en büyük korkum başlayıp bitiremediğim kitaplardan duyduğum suçluluktu. Bana bu duyguyu yaşatmadığı için Mehmet Binboğa’ya ayrıca teşekkür ediyorum. Efelya Türk diline son derece hâkim kelimelerle oynama sanatını bir melodi gibi okuyucuya sunan abartıdan uzak edebi metinleri şiir ve Anadolu diliyle süsleyen tekrar tekrar okunası bir roman. Mehmet Hoca otuz yıllık edebiyat öğretmeni olmanın bütün kazanımlarını sunmuş biz okuyucuya. Ne güzel bir “an” bırakmış edebiyata. Ferhat'ın rüyalarında içselleştirdiği denizkızını arayışı Elif’e(Efelya) rastlamasıyla somutlaşır ve o andan sonra aşkın tanımı değişir. Aslında İkisi de hem kaçış hem de arayış içindedirler. İlk zamanlar şiirsel sohbetlerle başlayan bu süreç rüya ile gerçek arasında yaşanan bir aşk olarak çıkıyor okuyucunun karşısına. Kuytulardaki ayak izleri gibi her kaçmak istediklerinde gümbür gümbür bir yanardağ olmuşçasına biraz daha yakınlarında buluyorlar aşkı. Çiftin bütün sorumluluklarını hiçe sayarak birbirlerini buldukları İtalya turunda aşkın lezzeti ve koy vermişliğinin yanında kaybetme sancılarının ve sorgulama evresinin adımlarının da atıldığı bir aşk öyküsü…
Reklam
481 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.