" 'Komşusu açken tok yatmamak' için bunca vakıflar, dergâhlar, imaretler, hayır kurumlarını yaşatmak yerine işçi sömürüsü yapan Marks'ın yahut köylü sömürüsü yapan Mao'nun fikirleri mi Türkiye'yi kurtaracak? Bana göre Marksizm, büyük bir aldatmaca. Çünkü insan çalışarak, kazanarak, sahiplenerek yaşar. Ve kazandığından, sahiplendiğinden gönül rızasıyla paylaştıkça mutlu olur. "
Sayfa 144 - Kapı Yayınları
Anna, Tarık Tufan
"Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan rabbin adıyla başlayan adamlarız anna. büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan. sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok
Reklam
Ayrıca zihin okuma söz konusu olduğunda, farkında olmadan sandığımız şeyi gerçeğe dönüştürüyoruz. Şöyle düşünelim: Beraber çalıştığın bir insanın, eskiye göre sana daha soğuk ve mesafeli davrandığını düşünüyorsun. Burada zihin okuma devreye giriyor, konuşuyor: "Seni sevmiyor, arkandan iş çeviriyor, vesaire," gibi şeyler söylüyor. İşin aslı öyle olmasa bile sen zihninin söylediklerini gerçekmiş gibi kabul edersin ve o insana karşılık vermek için sen de mesafeli ve soğuk davranmaya başlarsın. Çinli bir köylü, bir gün baltasını kaybetmiş. Komşusunun oğlundan şüpheleniyormuş, çünkü çocuk bir hırsız gibi konuşuyor, yürüyor ve davranıyormuş. Köylü, ertesi gün tarladaki aletlerin arasında bulmuş aradığı baltayı, sonra çocuğu yine görmüş, bütün diğer çocuklar gibi konuşuyor, yürüyor ve davranıyormuş. Tıpkı bu hikâyede olduğu gibi, belki de o ana kadar sadece zihin okuma olan şey gerçeğe dönüşür. Çünkü belki de kendi özel hayatında yaşadığı sorunlar sebebiyle biraz içe dönmüş, bu sebeple me- safeli görünen arkadaşın senin bu tavırlarına anlam veremez, hak etmediği bir muameleye maruz kaldığını düşünür, zihin okuma yapar ve sana gerçekten tavır yapmaya başlar. Böylece en başta bir yanlış yorumlama olan şey, sevdiğin bir insanla ilişkinin gerçekten kopmasına neden olabilir.
“Hepsi çok iyi Kürtçe konuşur. Zaten bunları birçok köylü PKK’lı sanır. Bu timleri siz de görseniz PKK’lı mı, asker mi olduğunu anlayamazsınız. Hepsi bıyıklı ve sakallıdır. JİTEM timleri bazen PKK kimliğiyle gidip, kavgalı köylüleri birbirleriyle barıştırır. Bu timlerin asıl amacı istihbarat toplamaktır.”
Doğan KitapKitabı okuyor
Köylü kurnazlığı:))
Gazi Mustafa Kemal Paşa köylüyü yanına çağırtıp sordu: - Bu havada dağın başında ne arıyorsun?Köylü cevap verir: -ineğim kayboldu Paşam ... Gazi Mustafa Kemal Paşa köylünün gözlerinin içine bakar ve şöyle der: - Bu havada kurtlar seni yer. Köylü çaresiz ve üzgün der ki: - ineğimi yedilerse, ko beni de yesinler. Gazi Mustafa Kemal Paşa, çaresiz görünen köylüye sorar: - ineğin kaç lira kıymetinde idi? Köylü cevap verir, ama aklı kaybolan ineğindedir: - Eh, elli, altmış lira ederdi. Gazi Mustafa Kemal Paşa köylüyü rahatlatmak için yanındakilere dönüp emrini verdi: - Bu adama yüz lira verin. Ayrıca otomobile alın, buralarda donup kalmasın. Köylüye hemen yüz lira verildikten sonra otomobillerden birisine binmesi teklif edildi. Köylü kesin kararlı bir şekilde binmeyi reddetti. - Hayır, ben ineğimi arayacağım. Bunun üzerine Gazi Mustafa Kemal Paşa köylüye biraz da kızgın bir şekilde çıkıştı: - işte sana yüz lira verdiler. Bu para ile iki inek alabilirsin. Bırak kaybolan ineğin peşini. Köylü kendinden emin bir tavırla cevap verir: - Paşam, sana rastlamak benim talihimdir. Ama ben yine de ineğimi ararım ... Paşam, sana rastlayan talihli adamın bundan sonra üç ineği olursa çok mu ola?
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Değirmenci, temkinli ve korkmus, yine de cesaretle yaratıĝa yaklaştı ve epey uğraştıktan sonra oku ortadan ikiye bölerek çekip çıkardı. Oku çikarır çıkarmaz yaratık rivayetlerdeki tanrıya dönüştü. Değirmenciye yardımndan dolayn teşekkür ertikten sonna da bir dileğini yerine getirimeyi teklif etti. Değirmenci bunun üzerine uzun uzun düşündü ve sonunda kısa süre önce köyde yaşayan hem iyi kalpli hem özgür ruhlu bir genç kza åşık olduğunu itinaf etti. Tanridan onlara, sağlıklu ve güçlü bir çocuk bağışlamasını diledi. Tanrı onu başıyla onaylayarak dileğini gerçeklemiş saymasını söyledi. Sonraki kış gündönümünde, değirmenci köylü kızla evlenmis, bir kz çocukları olmuştu. Bebek gerçekten de sağlıkla ve güçlüydü, demek ki rivayetlerdeki tanrı dileği harfyen yerine getirmişti. aydınlak. Lünuf ve lanet. Bu hikâyede değirmencinin anlamadığı şey ise, rivayet- lerdeki tanrınin yalanların tanrısı da olduğuydu. Hilekàr bir tanrı.
Moskova'daki şu kupa valeleri ne oluyor? Bence bunlar, köylü reformlarını çekemeyen Rus soylularının bir fraksiyonudur sadece. Toprak sahibi olmasalar da toprak sahiplerinin çocuklarıydı. Köylü reformundan sonra kravatına fiske vurarak ıslık çalmışlardır bu adamlar.
Sayfa 693 - Yapı Kredi Yayınları
“Düşmanı ezmeye sadece mecbur değil, mahkumuz, millet son kağnısı, son meteliği, son damla kanıyla, Mustafa Kemal’den köylü Mehmet’e kadar cephededir.”
Sayfa 353 - Sia Kitap, 1. BasımKitabı okudu
432 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Kitabın adı:Cevizli Bahçe Yazarın adı:Kemal Bilbaşar Sayfa sayısı:433 Kitabımız Anadolu öyküleri, cevizli bahçe ve pazarlık isimleri altında 3 bölümden oluşuyor . Kitabımızın kahramanları genelde köylü, Ağa, Memur, Amir. Taşra hayatından kesitler var. Suçlu olanlar öykü'nün sonunda mutlaka cezasını buluyor. Tuğla Ocağı; Dal Mehmet borcuna karşılık Satıoğlu'nun dağ başında bulunan tuğla ocağında çalışmaya başlar 35 yaşındaki karısı, 17 yaşındaki oğlu ve 13 yaşındaki kızını köyünde bırakmıştır. Karısı da hastalanmış Satı oğlu kızına göz koymuş 17 yaşındaki oğlu da namusunu temizlemek için Satı oğlunu öldürmüş. Jandarmadan kaçarak babasının yanına kaçmıştır yanında da dinamit lokumu ve fitili vardır bu dinamit lokumu ve fitili niçin almıştır yanına acaba ne yapacaktır veya ne yapmıştır.
Cevizli Bahçe
Cevizli BahçeKemal Bilbaşar · Can Yayınları · 201564 okunma
Reklam
Bir yanımızla onlardan daima uzak kalacağız, efendimiz. Bilinmez, Olric, bilinmez. Yarın güneşin nasıl doğacağını, bizi uykudan ne zaman uyandıracağını, geleceğin bizim için neler hazırladığını, kompartımana birdenbire nasıl bir insanın gireceğini, çantasında ne çeşit yolluklar bulunduğunu ve daha birçok şeyi bilemiyoruz. İnsanların içinden neler geçtiğiniyse hiç bilmiyoruz. Karşımızda bağdaş kurup oturmuş yaşlı köylü bizim içimizden geçenleri bilebilir mi? Onun için uzak kalıyoruz, efendimiz. Olamaz Olric; niçin olmadığını bulacağız. Seslerin nerelerden geldiğini karanlıkta da sezeceğiz: duyularımız gelişecek.
Sayfa 269 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
Hani köylü çocukları vardır. Ateş gibi çocuklardır da insan onların biraz daha tahsil görmediğine üzülür. İşte ben bu toprağa, bu bakımsız toprağa acıyorum.
Sayfa 109Kitabı okudu
alıç ağacı bak bize bir şeyler söylüyor soylu bir tekbaşınalıktan değil köylü bir yalnızlıktan Raşit Ulaş
Bize Turkuvaz salonlarında hocalarina kasidekâr nutuklar söyleyen genç lazım değildir. Köye inen, taşkı ve toprak kokularını alışkın nasırlı köylü eli sıkacak, onu bıkmadan dinleyecek genç lazımdır. Bize dans etmesini, iyi giyinmesini, kur yapmasını ve aşık olmasını bilen gencin lüzumu yoktur. Bize bugün mesleğinde usanmadan çalışacak, yarın hudutta göz kırpmadan ölebilecek genç lâzımdır. Bize bir gençlik lazımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın.
Sayfa 134Kitabı okudu
Olaylar, Köylü Partisinin seçimlerde kazandığı on iki eyalette yönetimi devralmak istemesiyle başladı. Yeni gelenlere görevleri verilmiyor, eskiler seçimlerde usulsüzlük olduğu bahanesiyle yerlerinden ayrılmak istemiyorlardı, memurların becerisiyle işler içinden çıkılmaz hale getirdiler. Son başvuru yerleri olan mahkemelerse düşmanların ellerindeydi.
Sayfa 200
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.