Köylü, İşçi ve Sanatkârlar
Üniversiteyi bitirmiş, edebiyata bağlanmış, hükümet merkezinde büyümüş, daha ne istersiniz?.. Böyle birisi adam olmazsa, okulu, kitabı olmayan ve hayatın daha güzel, daha sevinçli, daha düzenli olması için neler yapılması gerektiğine dair hiçbir söz işitilmeyen bir yerde yetişen cahil bırakılmış halktan ne beklenebilir? Milyonlarca insan bedenen, düşünce ve ahlaki yönden çürüyor da, hiç kimse bu kokuşmayı hissetmiyor. Ya herkesin koku alma duyusu bozulmuş, ya da herkes artık bu kötü kokuya alışmış ve bunu tabii bir durum sanıyor. Soruyorum size, bu böyle mi olmalıdır?
Sayfa 99 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Köylü, İşçi ve Sanatkârlar
"Ülkemiz halkının ekseri çoğunluğunun ilim ve kültürden, eğitimden yoksun bırakılması, bir cinayettir. Devletin kendi kendini yıkması, yağma etmesi demektir."
Sayfa 94 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Reklam
Köylü, İşçi ve Sanatkârlar
"...Halkın durumu ise tabii hayat yaşayan bir ormana benzer. Eğer kıymetini bilirlerse onu korurlar. Fakat buna canlı ve gerekli olduğu için kıymet verirler. ormandaki ağaçlar, nasıl bahçedekiler gibi birer canlı ağaç ise, halkın içerisindeki herbir fert de, yüksek ilerde bulunan insanlar gibi birer insandır. Onlar da yaratılış bakımından zeki ve kabillyetlidirler. En yüksek ruhi gelişimlere açık ve meyillidirler. Sadece bunlara emek vermek, milyonlarca insandan her birine, tam anlamıyla yetişebilrneleri için, imkan vermek gerektir."
Sayfa 93 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Köylü, İşçi ve Sanatkârlar
İşte, milletin elit tabakası yukarıda tasvir edilen bahçeye benzer. Tahsil, terbiye, konfor, sağlık, güzel sanatların verdiği zevk hep onlar için.
Sayfa 93 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Köylü, İşçi ve Sanatkârlar
Snelman sabır ve tahammülün bu derece yüceltilmesinden nefret eder ve her iki tarafa da kızardı. Bir kere, kendisi için bütün özgürlükleri, refah ve mutluluğu isteyen, halka da en büyük sefalet ve mahrumiyetlere karşı tahammül tavsiye eden yöneticilere kızardı. Hani derler ya "kemer sıkma politikası" diye... Ne acıdır ki, kendi kemerlerini oldukça geniş tutan yöneticiler halkın kemerini sıktıkça sıkarlar. Snelman, bu durumlara sabır gösterdiğinden dolayı halka da kızardı. Halkın, kendisine yapılan haksızlıklara karşı çıkmayışına, düşünce yönünden uyuşukluğuna, hayatın maddi manevi sefaletine, adaletsizliklere alışmış olmasına kızardı.
Sayfa 92 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Köylü, İşçi ve Sanatkârlar
Çimlendirmeyi, hayvancılığı, tuğla, kağıt ve kumaş üretim yöntemlerini hep iyiye doğru götürmüşlerdir. Fakat, çalışkan halk kitlelerinin ruhunu, moralini, sağlığını, gıdasını ve oturdukları yerleri düzeltmeyi hiç düşünmemişlerdir bile. Halkın yaşantısını kendi haline terketmişlerdir. Sanki halkın problemlerini düşünmek ve çözmek hiç kimsenin vazifesi değil gibi.
Sayfa 92 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı