Prof.

Prof.
@koyutozmavi
Ars longa, vita brevis. Kitap okumayı çok seviyorum; okuduğum kitabı bir başkasının da okuduğunu görmeyi, onunla bu kitabı saatlerce konuşmayı da seviyorum. Sanki işin asıl tadı orda (:
Lisans
102 okur puanı
Ağustos 2018 tarihinde katıldı
Sıfır Maliyetinin Maliyeti
... Sıfırın farklı bir yeri vardır. İki sent ile bir sent arasındaki fark küçüktür. Ama bir sent ile sıfır arasındaki fark çok büyüktür!
Sayfa 83
Reklam
Sıfır Maliyetinin Maliyeti
BEDAVA!’YI BÖYLESİNE ÇEKİCİ kılan nedir? Gerçekten istediğimiz şey o olmasa bile, neden BEDAVA! ürünün üstüne atlamamızı sağlayan akıldışı bir dürtüye sahibiz ... BEDAVA! bizi duygusal olarak öyle bir doldurur ki, bize teklif edilen şeyin gerçekte olduğundan daha değerli olduğunu düşünürüz. Neden? Bana göre bunun sebebi insanın doğası itibariyle kaybetmekten korkmasıdır. BEDAVA!’nın asıl cazibesi bu korkuyla bağlantılıdır...
Sayfa 75

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Arz ve Talep Safsatası
Descartes, cogito ergo sum—“Düşünüyorum, öyleyse varım.”—demişti. Ama farz edelim ki ilk, naif, rastgele davranışlarımızın toplamından başka bir şey değiliz. Ne olacak o zaman?
Sayfa 65
Arz ve Talep Safsatası
... “İngiltere’de yazları günlük bir hatta yirmi ya da otuz millik mesafede dört atın çektiği yolcu arabaları kullanan varlıklı adamlar vardır, zira bu ayrıcalık onlara hatırı sayılır bir paraya mal olmaktadır; eğer bunun karşılığında onlara ücret teklif edilseydi, bu hizmet göreve dönüşürdü ve bu adamlar bunu yapmazlardı.”
Sayfa 64
Reklam
Arz ve Talep Safsatası
... Bir restoranın önünden geçiyorsunuz ve içeriye girmek için iki kişinin sırada beklediğini görüyorsunuz. “Burası iyi bir restoran olmalı” diye düşünüyorsunuz. “İnsanlar sırada bekliyor.” Siz de bu insanların arkasına geçiyorsunuz. Başka biri geliyor. Üç kişinin sırada beklediğini görüyor, “Burası şahane bir restoran olmalı” diye düşünüyor ve sıraya katılıyor. Ve başkaları da ekleniyor. Bu davranış türüne sürüleşme diyoruz. Bu, başka insanların önceki davranışlarına dayanarak bir şeyin iyi (ya da) kötü olduğunu varsaydığımızda ortaya çıkıyor ve biz de aynı şekilde davranıyoruz.
Sayfa 58
Arz ve Talep Safsatası
... “Tom insan davranışının önemli bir kuralını keşfetmişti, şöyle ki, birinin bir şeyi çok istemesini sağlamak için yapılması gereken o şeyin elde edilmesini zorlaştırmaktır.”
Sayfa 48
Sabah
Tanrım! Bir anlık mutluluk! Koskoca bir ömürde az şey mi?..
Sayfa 62
Üçüncü Gece
... Söylesenize, neden hiçbirimiz birbirimize karşı kardeşçe davranmıyoruz? Neden en iyi insanlar bile sanki hep başkalarından bir şeyler gizler, hep susar? Sözlerinin yel olup gitmeyeceğine emin olduğun zamanlarda bile neden yüreğinden geçenleri dosdoğru söylemezsin? Herkes olduğundan daha ketum görünüyor, sanki hemen dile getirirlerse duygularının zedeleneceğinden korkuyorlar...
Sayfa 47
İkinci Gece
... Şimdi sevgili Nastyenka, Kral Süleyman’ın bin yıllığına yedi kez mühürlenmiş bir kutuya kapattığı ve nihayet bu kutudan kurtulmuş ifrit gibiyim şu anda. İşte şimdi sevgili Nastyenka, o kadar uzun süre sonra yeniden buluşunca —çünkü sizi çok eskiden beri tanıyorum Nastyenka, çünkü uzun zamandır birini arıyordum ve aradığım sizdiniz, şimdi buluşmamız yazgımızmış— kafamda binlerce vana açıldı ve soluk bile almadan kendimi bu sözcük ırmağına bırakmak zorundayım...
Sayfa 21
Reklam
Birinci Gece
... Gökyüzü öyle yıldızlı, öyle berraktı ki, onu gören kendine sormadan edemezdi: Nasıl oluyor da böyle bir göğün altında türlü türlü suratsız, kaprisli insan yaşayabiliyor? ...
Sayfa 3
Karısı giysisi, bedeni, sesi, yüz ifadesiyle ona hep aynı şeyi söylüyordu: “Gerçek bu değil. Yaşadığın ve yaşamakta olduğun her şey yalan. Senden hayatı da ölümü de gizleyem koca bir yalanı yaşadın sen.” ...
Sayfa 80
... Sabah uşağını, sonra karısını, sonra kızını, sonra doktorunu gözünün önüne getirdi; onların her hareketi, ağızlarından çıkan her söz, dün gece ulaştığı korkunç gerçeği doğruluyordu. Kendini ve yaşadıklarını gördü onlarda; her şeyin yaşamı da, ölümü de kapsayan büyük, korkunç bir yalan olduğunu fark etti. Bunun farkına varmak çektiği fiziksel acıları büsbütün artırdı...
Sayfa 79
... “Ya gerçekten de yaşamam gerektiği gibi yaşamadıysam, bilinçli seçtiğim yaşamım yanlışsa?..”
Sayfa 78
“Acıların zaman içinde gitgide artması gibi, hayat da bütün olarak hep daha kötüye gidiyor,” diye düşünüyordu. Çok gerilerde, hayatının başlangıç dönemlerindeki aydınlık nokta gitgide kararıyor, zaman içinde artan bir hızla sürüyordu bu kararma. “Ölüme olan uzaklığın karesiyle ters orantılı bir hızla,” diye düşündü ve artan bir hızla aşağı düşen bir taş imgesi yüreğine saplanır gibi oldu. Hayat gitgide artan acılar demek; artan bir hızla en dibe, en korkunç acılara doğru uçmak demekti. “İşte ben de uçuyorum...”
Sayfa 74
... Neyin nesiydi bu? Gerçekten de ölüm müydü? Bu soruyu iç sesi yanıtlıyordu: Evet gerçekten de o! Peki bu çektiğim acılar niçin? Ses yanıtlıyordu yine: Hiç, öylesine işte... Bunun dışında ve ötesinde başka hiçbir şey yoktu.
Sayfa 73
Reklam
Evlilik...öylesine beklenmedik, öylesine hayal kırıklığıydı ki... Karısının ağız kokusu, o şehvetli haller, yapmacıklık! O ruhsuz işi, para hırsı, bir, on, yirmi yıl hep aynı şey... Gitgide artan bir ruhsuzluk! “Tepeye tırmandığımı zannederken aslında bayır aşağı koşmak. Tam böyleydi durum. İnsanların gözünde giderek yükselirken, aynı anda hayat da benden o kadar eksiliyor, ayaklarımın altından çekilip gidiyordu. Madem öyle, ölmeye hazır ol! Ne bu şimdi? Ne için bütün bunlar? Olacak şey mi! Böylesine anlamsız ve iğrenç olabilir mi hayat? Hayat bu kadar anlamsız ve iğrençse, o zaman niye ölünüyor; hem de acılar çekerek?..” Bir yanlışlık vardı bu işte. “Belki de sürdürdüğüm yaşam, sürdürmem gereken yaşam değildir?” ...
Sayfa 71
... sonra kendini bıraktı ve çocuklar gibi ağlamaya başladı. Umarsızlığına, korkunç yalnızlığına, insanların acımasızlığına, Tanrı’nın acımasızlığına, Tanrı’nın yokluğuna ağlıyordu.
Sayfa 70
568 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.