Hüseyin Rahmi Gürpınar resmen 1900’lerin başından kalkıp gelip “toplum eleştirisi nasıl yapılır” dersi veriyor. Düşün, Halley kuyruklu yıldızının dünyaya çarpacağı söylentisi çıkıyor, herkes bir telaş içinde… Ama asıl mesele o değil. Asıl mesele, bu kozmik kaosun ortasında, bir gazete ilanıyla tanışan iki insanın fikir savaşı.
⠀
Biri, dönemin aydınlarından İrfan Galip. Evlilik ilanı veriyor ama kafasında öyle geleneksel bir eş profili yok. Özgür ruhlu, akıllı, ahlaklı bir kadın arıyor.
Diğeri Feriha. Kadın dediğin sadece ev kadını mı olmalı? Erkeğin gölgesi mi kalmalı? Kadınlık, annelik, eşlik üzerine öyle laflar ediyor ki, bir an “Bu kitap gerçekten 100 yıl önce mi yazıldı?” diye düşündüm.
⠀
Aralarındaki mektuplaşmalar o kadar zekice, ironik, yer yer komik ki… resmen zamanın Gogol’u gibi Hüseyin Rahmi! Ama fark şu: Gogol daha kara, daha bürokrasi eleştirisi yapıyor; Hüseyin Rahmi ise evin içinden, mahalleden, günlük hayattan vuruyor insanın beynine.
⠀
Kitapta mahalle dedikoduları, batıl inançlar, şekilci modernleşme, kadın düşmanlığı, yobazlık, hepsi var. Ama öyle kasvetli kasvetli değil. Kahkaha attığım sayfayla, içimden “bu hâlâ değişmemiş ki” dediğim sayfa arası 2 satır.
⠀
Yani sadece eski bir aşk hikâyesi değil bu. Ciddi ciddi toplumsal hafıza. Güldürürken gömüyor, ama şefkatle. Tıpkı iyi bir arkadaş gibi.
⠀
Okuyun. Hele ki kadın-erkek rolleri üzerine düşünen, geçmişle bugünü kıyaslamayı seven biriyseniz, çok seversiniz.