Öyle garip kavramlarla yetiştirilmişiz ki bizden birazcık değişik bir kişi ya da toplumla karşılaşınca onların bize yabancılığı nedeniyle güvensizlik duyuyoruz ya da nefret ediyoruz.
Kitaplar tohum gibidir. Yüzyıllarca bir yerde uyuyakalmış durumdadırlar, sonra da birden beklenmedik ve umut vaat etmeyen topraklarda çiçek vermeye başlarlar.
Çok bilmek, çok zeki olmakla eş değildir. Akıl yalnızca bilgi demek değildir, aynı zamanda yargıdır da. Başka bir deyişle, bilgiler arasında bağlantı kurup bunları kullanmaktır.
Hipokrat şöyle diyor:” İnsanlar sara hastalığının nedenini tanrılara bağlıyor, çünkü ne olduğunu anlayamıyorlar.Fakat anlamadıkları her şeyin nedenini tanrıya bağlarlarsa tanrısal işlerin sonu gelmez.”
Bilgisizlik ve bilinçsizlikle yerküremizin orasını burasını çekiştiriyor, uzun vadeli sonuçlarının ne olacağını bilmeden atmosferi kirletip toprağı çoraklaştırıyoruz.