Eylemlerimiz bilgi ve zaman üzerine kurulu olduğu için, insan zamanın kölesidir. Düşünce sürekli sınırlıdır, bu nedenle biz çatışma ve mücadele içinde yaşarız. Psikolojik evrim yoktur...
Bilgi yüklü bir zihin özgür bir zihin değildir.
Reklam
Sevdiğiniz zaman ne sen ne de ben vardır. O durumda yalnızca dumanı olmayan ateş vardır.
Maalesef hiç kimse ifade etmeye çalıştığım öğretiyi tam olarak idrak edemedi.
Eğer dinleyecek, yaşayacak, yüzünü sonsuzluğa dönecek sadece beş kişi varsa benim için yeterlidir.
İnsan duygusal belleğinde kayda geçmiş “anı”ları tekrar tekrar hatırlayarak acı çeker. Bu yüzden de geçmişte yaşar. Geçmiş ve Gelecekte yaşayan kişi de an’a dikkatini veremez. An’da kendisini, “şimdi ve burada” yaşayamaz. Farkındalık ışığını an’a yöneltemeyen kişi, bir an sonra geçmiş olacak anların karanlığında kalmaya kendisini mahkûm eder. İşte bu karanlık, cehaleti, bencilliği, bağımlılığı doğurur. An’da tüm farkındalığımızla dolu dolu yaşadığımızda hiçbir eksiklik kalmayacağı için bir an sonra “geçmiş” olacak bu an, eksikliği tamamlamak için bizi kendisine geçmişe doğru çekmez. Ve biz yeni bir An’ı deneyimlemek üzere tümüyle özgür oluruz.
Reklam
Dünyayı ve dünyadaki şeyleri sevmediğimiz, onlardan yalnızca yararlandığımız için yaşamla bağımızı yitirdik. Şefkat duygumuzu, duyarlılığımızı, güzel şeylere tepkimizi yitirdik; doğru ilişkinin ne olduğunu ancak bu duyarlılığın yeniden kazanılmasıyla anlayabiliriz.
İnsanın dramı sanki başka türlüsü de olabilirmiş gibi görünmesine rağmen yaşamın tadına varamaması yaşamın keyfini gereği gibi çıkaramamasıdır. Karmaşık çelişkili düşünceler ve duygular arasında korkular ve kaygılar içinde bocalayan ne istediğini ne istemediği tam olarak bilemeden tatsız bir yaşamı sürükleyip duran insanın bu durumu gerçekten acıklı… ya da şöyle söyleyelim: insan kendi kendinden habersiz koşar adım ölümüne yol alıyor.
Yalnızca içi boş olan doldurulmak ister ve boş bir kalp, guruların peşinde koşmakla ya da başka bir yoldan sevgiyi aramakla doldurulamaz.
Hakikat uzakta değil, yakında; hakikat her yaprağın altında, her gülüşte, her göz yaşında, kişinin sözcüklerinde, duygularında, düşüncelerinde. Ama öylesine gizlenmiş ki, onu görmek için örtüsünü kaldırmak zorundayız. Örtüyü kaldırmak sahte olanı keşfetmektir; sahte olanı tanıdığınız an o ortadan kalkar, hakikat açığa çıkar.
Reklam
İyilik bir kişinin ne arka bahçesinde ne de herkese açık olan alanındadır. İyilik bu yerlerin her ikisinde birden çiçeklenir.
Eğitimin gerçek amacı uyandırmaktır. Jiddu Krishnamurti
“Eğer siz “beni severseniz ben de sizi severim” diyorsanız bunun adı alış veriştir”
Her şeyden önce bir kişi "Düşüncenin tüm doğasını ve yapısını anladım" dediğinde, bu sözüyle ne kastediyor? "Anlıyorμm" , "Anladım", "Düşüncenin doğasını kavradım" gibi sözlerle kastedilen nedir? "Anladım" diyen zihin nasıl bir zihindir?
Yasaların önünde eşit olduğu varsayılıyor. Ama iyi avukat tutabilecek olanlar "daha eşit."
1.500 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.
Resim