Herkesin bir kristal denizaltısı olsa binip gitse dimi
Bunu söylüyor 
Ahmet Altan bu denemesinde
Keşke sevdiğimiz vasıtalara göre bi denizaltı, bi uçak bi araba veyahut bisiklet ya da atla katirla
Bırakıp gidebilsek bagzi şeyleri
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Herkesin bir kristal denizaltısı olsa binip gitse dimi
Bunu söylüyor Ahmet Altan bu denemesinde
Keşke sevdiğimiz vasıtalara göre bi denizaltı, bi uçak bi araba veyahut bisiklet ya da atla katirla
Bırakıp gidebilsek bagzi şeyleri
Ahmet Altan’ın yıllar önce “Kristal Denizaltı” adlı kitabını okumuştum ve bende çok etki bırakmamıştı. “İsyan Günlerinde Aşk” da yıllardır kütüphanemde duran bir kitaptı. Ve bir beklentim olmadan okudum açıkçası. Fakat benim için acayip bir ters köşe oldu. 15 ayrı karakterin bakış açısıyla 31 Mart Vakası’nı, Hareket Ordusu’nu ve Abdülhamid’in tahttan indirilişini anlatan şahane bir roman. Çok fazla karakter olduğu için ilk 100 sayfada biraz zorlasa da sonrasında su gibi akıyor, insanın elinden bırakası gelmiyor. Dönemin karmaşasını, dilini, yaşam hassasiyetini, nezaketini, kırılganlığını içinde yaşıyor insan okurken. Kitap, her bir karakterin acısı, korkuları,hassasiyeti ile de bütünleştiriyor okuru. Hele Hediye, ah Hediye.. Bir devam kitabı olduğunu da okuduktan sonra öğrendim, ilk fırsatta ilk kitap olan “Kılıç Yarası Gibi”yi de okuyacağım. Ve Hediye’yi “Sen benim bu hayattaki tek hakikatimsin Hediye.” diye sarıp sarmalayıp hakkında “Eğer hayatım kırılacak bir eşya, bir bardak ya da bir vazo, ne bileyim öyle bir şey olsaydı eğer, bunu tutması için Hediye’ye verirdim. Ondan başka herkes, bir dalgınlık anında onu bir yerde bırakabilir, düşürebilir, bir acı duyduğunda atabilirdi, ama o, hiçbir zaman hiçbir şartta onu elinden bırakmazdı.” diye tarif eden Hikmet Bey gerçek sevginin her zaman hüsrana mahkum olduğunun ispatı gibi. Ve Ragıp Bey ve Rukiye. Sevilememek her yüzyılın , her kuşağın ana sorunu; yeni bir ülke kurulurken bile. O yüzden bu roman, yaşamın ta kendisi… Ahmet Altan 
İsyan Günlerinde Aşk 
Roman Gezegeni
