Bu, kaderini bir başkasının eline bırakmaktı, varoluşuyla ilgili sorumlulukların el değiştirmesiydi. Bu da onun aldığı karşılıktı aslında, çünkü yalnız olmaktansa bir başkasına yaslanmak daha kolaydır.
Varoluşunu haklı çıkarmakla meşguldü ki - hayatın bundan büyük gayesi olamaz, çünkü yaşam ancak yapmak için donatılmış olduğu şeyi sonuna dek yaptığında zirveye ulaşır.
Dünyası kasvetliydi ama o bunun farkında değildi; çünkü bundan başka bildiği bir dünya yoktu. Dünyası loştu ama onun gözleri bundan başka bir ışığa uyum sağlamamıştı ki hiç .
Vahşi Doğa'nın en gaddarca ve korkunç şekilde dize getirdiği, insandır - tüm yaşayanlar içinde en kaynaşık olan ve her hareketin önünde sonunda durması gerektiği hükmüne her daim isyan eden insan.
Kitap ergenlik dönemindeki bir çocuğun, dış dünyayla yaşadığı çelişkileri ve çatışmaları kendi iç dünyasından bizlere sunuyor. Kitap edebi bir dille değil de sıradan, basit bir dille yazılmış. Bu durum çok hoşuma gitmedi. Kitaptaki sözcüklerin ikide bir kendini tekrarlaması da beğenmediğim noktalardan biri. Holden'ı ilk başlarda sadece ergenliğini zorlu atlatan bir genç olarak algılayabilirsiniz. Ama daha sonra dış dünyada olan sahtekarlıklardan, iki yüzlülüklerden ve insanların samimiyetsizliğinden iğrenmiş bir insan olduğunu, tespitlerinin oldukça güzel ve yerinde olduğunu anlıyorsunuz. Aslında uyumsuz olan o değildi. İnsanlar ve sistem, çok aykırı ve sofistikeydi. Kitabı verdiği mesajlar bakımından beğendim. Günümüzü gayet iyi yansıtan bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ama dil bakımından çok sıradan ve günlük konuşma tarzındaydı. Kitabın bu yönünü beğenmedim.
Kitaba bir şans verip okuyun derim.
Olgunlaşmamış bir insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir.