Kadıköy Moda ve İngilizler
Kadıköy’de Moda Caddesi aksının antik dönemde de var olduğu düşünülür. Buna karşın 1700lerin haritalarında Kadıköy iki camisi olan küçücük bir köydür ve 1776 tarihli Kauffer Haritası’nda da yarımada ve çevresi, olduğu gibi bağlık olarak işlenmiştir. Haritada görülen “vignes” kelimesi, üzüm asmalarını tarif eder. Mühürdar sahilinde “kiosk”
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
Reklam
Arsa... Eyy, dağlarda, ovalarda yaşayan, bir adımda ucuabucağı görünmez tarlalara ulaşabilen güçlü, kuvvetli,sağlıklı çocuklar! Siz ki güzelim mavi göğün altında yaşamaya, sonsuz uzaklıklara alışkınsınız. Siz ki devasa apartman blokları arasında yaşamak zorunda değilsiniz. Büyük kent çocuğu için boş bir arsa ne demektir bilebilir misiniz? O çocuklar için arsa, ova demek, kır demek, bozkır demektir. Çürük tahta perdelerle, göklere yükselen apartmanlarla sınırlanmış küçücük bir toprak parçası, o çocuklar için sonsuzluk ve özgürlük demektir. Pal Sokağı'ndaki o arsada bugün dört katlı bir apartman yükselmektedir.O arsa, vaktiyle bir sürü çocuk için mutluluk demekti. Bu gerçeği arsanın üzerine dikilmiş apartmandaki kiracıların tek biri bile bilmiyordur.O sıralarda arsa, bütün arsalar gibi, bomboştu. Pal Sokağı boyunca uzanan bir tahta perde vardı. Sağda solda yüksek yapılar, arkada... Arkadaysa, arsayı ilginç kılan, ona olağanüstü özellik kazandıran bir şey vardı.
_Küçük kılıbık adam. Korktuğun için bağırıyorsun. _Ben kim oluyorum ki kendi görüşüm olacakmış. reis ne derse o’dur. _Düşüncelerinin yanlış olup olmadığını sormadın kendine hiç? _20 yıllık olayları anımsayacak beynin yok, bu nedenle, iki bin yıl öncesinden aptalca dini sözlerini tekrar söylüyorsun. _Beni ahlaksızlıkla suçlarken doğrudan
Yalanla kurulan yapılar ne kadar muhkem görünüyor olursa olsun bütün kaviliğine rağmen neticede bir sırça saraydır ki küçücük bir taşla tuz buz olması işten değildir.
Mimariyi ciddiye alacaksak birtakım gereklilikleri de yerine getirmeliyiz. Örneğin, muşambadan yapılmış olsalar da çevremizdeki bütün nesnelerden etkilendiğimizi, bunları değiştirip güzelleştirmenin pahalı ve zaman isteyen bir iş olduğunu bilmeliyiz. Duvar kağıdının renginden olumsuz etkilenebileceğimizi, büyük amaçlarımızı unutup kafayı çirkin bir yatak örtümüze takabileceğimizi kabul etmeliyiz. Öte yandan, binaların hoşnutsuzluklarımızdan, sorunlarımızdan pek azını ortadan kaldırabileceğini, kötülükleri ise asla yok edemeyeceğini aklımızdan çıkarmamalıyız. En muhteşem mimari yapılar bile dünyanın haline, sisteme karşı küçücük ve yetersiz bir baş kaldırıdan öteye geçemeyecektir. Daha da garibi, mimari mutluluğun, özünde ille de çok gösterişli, destansı Bir şey olmadığını kavramamızı, eski parkeler üzerinde yürürken, sabah güneşinin plastik boyayla boyanmış duvarlar üzerine vuruşunu izlerken de mutlu olabileceğimizi anlamamızı sağlar. Mimari sayesinde mutluluğun şatafatsız, kendi halinde, narin nesnelerin güzelliğinde saklı olduğunu anlarız. Bunların güzelliğinden etkilenmemesinin nedeni de o güzelliğin ardında yatan büyük karanlığın farkında olmamızdır.
Reklam
280 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Küçük Ağaç’ın Eğitimi öncelikle, yazarın büyük bir duyarlılıkla bütünleştiği Kızılderili bir çocuğun ruhunu yansıtıyor. Olayları aktaran 1. tekil kişi, kahraman anlatıcı, metindeki adıyla Küçük Ağaç, başından geçenleri algıladığı ve hatırladığı kadarıyla okuyucuya aktarıyor. Yaşamayı öğrenmeye çalışan bir çocuğun gözleri ve duyguları bize okumamız
Küçük Ağaç'ın Eğitimi
Küçük Ağaç'ın EğitimiForrest Carter · Say Yayınları · 20217,9bin okunma
Dönülmez bir yolculuğun içindesin artık. Bu küçücük delikten görünen kent, bu koca koca bildik yapılar, - öyle göründüğüne bakma- erişilmez bir uzaklıkta.
Bu Toprakların Bilge Mimarı: Turgut Cansever “Cahil kafalarda bütün esrarını kaybeden İslam, entelektüel bir kafada ne kadar da güzeldir.” Kendisiyle yapılan bir söyleşide, “ ‘Soru sormaktan, soruyu soran, cevaplayan, ümmete öğreten ve ilk üçünü takdir eden kişiler fayda görür’ buyruluyor hadiste, ben soruyu sormaya çalıştım. Toplumun müsaade
Bilim seli mi bilimsel mi?
Tolkien'in yaşamı boyunca sanayi ve sanayileşme düşmanı olduğunu söylersem abartmış olmam. Otomobillerden hazzetmediğini, bisiklet kullandığını, bahçesine özen gösterdiğini, hatta bahçesinden topladığı ürünleri sofrasında kullandığını biliyorum. Alegoriden içten yüreklilikle hoşlanmadığını söylediyse de, dikkatli okuyucuları yukarıda
Reklam
Kim bilir belki de hayat buydu: Etrafına dikkatli bakıp güzellikleri görebilme kabiliyeti. İnsanın yaratıcıya ihtiyaç duyduğunu, sahipsizlikten korktuğunu, kainatta küçücük bir nokta olduğunu, buna mukabil kâinatın ne kadar büyük olduğunu ne güzel gösteriyordu bu büyük, küçük, ihtişamlı, sıradan yapılar. "İnsan," dedi içten içe. "İnsan, ne kadar güçlü ve özgür olursa olsun, demek ki daha yüce, daha şefkatli bir gücün kollarına atılma ihtiyacı duyuyor."
"Dönülmez bir yolculuğun içindesin artık. Bu küçücük delikten görünen kent, bu koca koca bildik yapılar, —öyle göründüğüne bakma— erişilmez bir uzaklıkta."
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.