Kimseyle ayak üstü konuşmak istemiyordu. Ona etraflıca konuşmalar, beş on kişiyle birden yapılan konuşmalar lâzımdı. Kafasının içindeki keşmekeş gitse gitse ancak böyle konuşmalarla gidebilirdi.
Amma böyle bi bağırma istiyor insan. Padişahım, madişahım... ne olursa olsun, bi şey için, biri için "Çok yaşa" diye bağırmalı insan... Pek hoş oluyor yani... kol bacak gitse de!..