Asıl mesele kalmaktı, günlerin getirecekleri ile boğuşmaktı, onlara yenilmemek veya onlara layık olmaktı, aşınmadan, bozulmadan, çirkinleşmeden, satılmadan ayakta kalabilmekti.
Sayfa 343 - İLETİŞİM YAYINLARI-12. BASKI-2008-İSTANBULKitabı okudu
Bir mesele etrafında yüzbinlerce insan toplansın da anlaşmazlıklar çıkmasın, mümkün müydü?
Sayfa 286Kitabı okudu
Reklam
Hâlbuki ölüm, kazandırdığından çok fazlasını kaybettirmekteydi.
Sayfa 217Kitabı okudu
İnançların, amaçların, yeminlerin ve sözleşmelerin macerası ne olacak, kaderi ne olacaktı? Hangi hesaplar, hangi çıkarlar -örümcekler gibi- ağlarını örmeye çalışacak, hangi dürüstlükler, hangi iyi niyetler ve sağ düşünceler bu ağlardan kurtulabilecek, hangileri bu ağlara takılıp kalacak, can vereceklerdi?
Sayfa 401Kitabı okudu
böyle anlarda hangi yorgunluktan, hangi buhrandan dönerse dönsün hayatı -bütün ömrünü- işte bu uykunun ve utangaçlığın pembeleştirdiği tenden, bu hazzın ve teslimiyetin süzgünleştirdiği iri siyah gözlerden ibaret görürdü. Ve o kıpkırmızı, o dolgun dudakları cennet bahçelerine çeviren gülümseyiş, o saf, o ürkek, o uçuverecek sanılan gülümseyiş, o dünyayı yıkayan gülümseyiş.
Bak dinimizde bir laf var: Kırk yıl günahkâr bir yıl tövbekâr, derler. İnsan can ve gönülden tövbe diyip doğru yola girdi mi, Allah da affeder, kul da. İş bunu yapabilmekte.
Sayfa 191Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.