Küçük Ağa, o dönem Türk halkının kurtuluş mücadesini bir kasaba halkının ağzıyla bizlere aktarıyor.
Milliyi mücadeleyi, o dönem halkın yaşadığı zorlukları, acıları, ihanetleri, yoklukları, ayrılıkları, herşeye rağmen kaybetmedikleri inançlarını ve memleketin düşman kuvvetlerinden kurtuluşu için Kuvayı Milliyenin çabasını farklı bir pencereden görüp, okudum.
Salih ile Niko'nun arkadaşlığı ile başlayan hikaye, Salih sağ kolunu, kulağını ve yanağını kaybedip cepheden dönünce arkadaşlıkları farklı bir boyut alır. Niko'nun iyilikleriyle Salih'i inceden inceye küçümsemesi, kasaba halkı tarafından da dışlanmasıyla Salih'in kendini koyvermesi ama sonrasında Salih Niko'nun emellerini öğrenip milli mücadeleye katılması ve onun çabalarıyla Küçük Ağa'nın doğumu ile hikaye devam ederek şekillenir.
Yer yer betimlemeler beni sıksa da kitabı itinayla bitirdim. İlk başta Küçük Ağa'yı Salih sanmıştım. Okudukça Küçük Ağa'nın Salih değil İstanbul'u hoca olduğunu gördüm.
Ayrıca yazı dilinin şivelelerle dolu olması kitaba farklı bir hava katmış.
Ben beğenerek,öğrenerek ve duygulanarak kitabı bitirdim. Tavsiye ederim.