Küçük zevklerimle, küçük dertlerimle bu hayat bana yetiyor.
İnanılmaz bir öykünme yeteneği var Süleyman'ın. Güvercinleriyle oynarken girdiği gibi bu kaçış öyküsünü anlatırken de insanı büyülüyor. "Kız gönlüyle varmış", Seyyid'in annesi, Dilber'in Seyyid'e kaçtığını öğrendiğinde dünyada hiçbir şeye sığmayan bir çığlıkla, "Pireli dinsizi komaz onu dünyada, civanım söndürür" demiş, bir bakıma efsaneleşme istidadı taşıyor, anlatıcının naklederken sönükleştirdiği bu öyküler manzûmesi, gerçekte bindokuz yüz ellili yılların sonuna doğru Denizli'nin bir beldesinde geçmişti, Yargıtay'da dosyalan korunuyor olan bu gizemli öykü, Pireli Cevdet'in acımasız kişiliğiyle, Doktor Hayta Bey'in öldürülüşü -esrarlı bir ölümdü- ardından soruşturma esnasında Şakir Usta'nın kurban edilişini anlatıyordu. Yıllarca içinde sıcaklığını koruyarak sakladığı rüyayı Türkçe öğretmeni yıllar sonra gittiği Sivas'ın bir beldesinde yeniden entrik ögelerin betimlemelerle zenginleştirmesi gerekiyordu, süslerden iğrenirdi, soğukkanlılıka, yazmanın güçlüğü ortadaydı, belki de Anadolu'nun ücrü bir dağ köyünde, küçük bir taşra kentinin tenha bir mahallesinde binlercesi yaşayan Süleyman gibi meddahlar daha canlı anlatabilirdi. Bu göndermeyi esinleyen Süleyman'dı.
Reklam
Bütünü kapsayan güzellik sizi alıp götürebilir. Aldanmayın.. Asıl güzellik ayrıntılarda gizlidir. Bir küçük mescidin çatısı ile bodur minaresi, kapısı ile penceresi arasında vücut bulan uyumu hafızanıza kaydedin. Bu ölçüler kim bilir hangi yüzyıldan kalmadır.
Ah, şu Goryo Baba ne kadar fedakârdı; kızları ne kadar nankördüler; Verter ne kadar âşıktı; Anna Karenin ne kadar bedbahttı... Aman yarabbi! Fakat bugünün romancısı biliyor ki, fedakâr yok, fedakârlık vardır; nankör yok, nankörlük vardır ilh... Kazık gibi sabit ve ruhumuzun dibine kakılı şahsiyete inanmıyor; ancak, onun sonsuz, hudutsuz değişiklikleri arasındaki ruhî vakıaları yakalamaya, anlamaya, izah etmeğe çalışıyor. Bugünün romancısının tesbite uğraştığı şey kalıp seciyeler değil, saniyede yüz bin tahlil ve terkip yapan ruh karışıklıklarının tezatlarıdır, küçük anlarıdır. "Tip" denilen şey artık ya "Fantoma" gibi cinayî romanlarda, yahut da Beberuhi Razakı bey gibi Karagöz kitaplarında kaldı. Eski edebiyatın roman kahramanları da ne rede ise bu kafileye takılmak üzeredirler.
...çoğu insan kötü olmayı destekliyor. Kötü olunmazsa toplumda başarılı olunamayacağına inanıyorlar.
Tokyo KlasikKitabı okudu
Biraz daha esnek ol! Ya hep ya hiç görüşünü değiştir. Hayatın hep küçük uzlaşmalar demek olduğunu anla. Aile ve dükkan? Başka bir şey yok mu? Başka bir şey yoksa, hayat çok dar, sıkıcı ve zevksiz demektir. Bu görüşünü değiştir. Biraz daha açıl!
Sayfa 50
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.