Dört büyük roman ile iki küçük hiciv romanı yazmış bulunan Atsız'ın kalemini kılıç gibi kullanması, yazmış olduğu hikayelerinde de devam etmiş. Yine ülküsünden taviz vermemiş. -Onun bu yönü düşmanları tarafından bile kabul edilmiştir.- Her Atsız okuyuşumda ruhumdaki heyecan artıyor. Kitapta toplamda dört hikaye var. Üçü savaş ve şehitlerle ilgili. 1920'li yıllarda savaş, Türk edip ve şairlerinin ana temalarından biridir. Trablusgarp, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı... Atsız da elbette bu savaşların acılarından etkilenmiş. DÖNÜŞ adlı hikayesi Birinci Dünya Savaşı'ından sonra köyüne dönen bir askerin hikayesini anlatıyor. ŞEHİTLERİN DUASI savaşta babasını ve kardeşini kaybetmiş anası yatalak hasta olan bir genç kızın yaşama tutunma mücadelesini -mi yoksa dramımı desem bilemedim- anlatıyor. İKİ ONBAŞI 1917 yılında Galiçya'da ölen biri Türk biri Polonyalı iki askerin çukurda ki dostluğunu anlatıyor.
Hikayelerde bol bol doğa motifleri kullanmış Atsız atamız. En baskını Ay.
Bu kitabı şimdilik bir kere bitirdim fakat üç kere de bitirsem, on kere de bitirsem tekrardan öğreneceğim çok şey var. Akıcılık ve yalınlık benim okuduğum kitaplarda aradığım birinci özellik. Atam ise bu işin üstadı. Atsız'ı okuyun, okutturun.