Küçük İskender okumak; çocukluk yıllarında sarf edilmiş olan "sana buradan bi kafa atarım, şaftın kayar" cümlesini anımsamak gibi bir şeydi. Hep bir atara kalkma.. Kalkarken de afili cümleler sıralama...
Ağzı bozuk hergelenin ama kalemi pek sevimli. Şiirinden hiçbir tat almıyorum ama nesiri çok kuvvetli. Hiçbir şeyi uzun uzun anlatma ihtiyacı duymuyor. "Aklın ne kadar basıyorsa o kadarını al ve defol adamım!" der gibi bir tabiatı var ne de olsa... Her ne kadar garip gelse de; Murat Menteş ile müşterek bir üslup nüansları var ama bir türlü yakalamadım. Yine de son derece özgün bir kişilik. Rimbaud'la olan ilişkisini saymazsak tabii..
Kesinlikle çocukların ulaşamayacağı bir yere konması gerekendir Küçük İskender. "Roman, kağıt israfıdır" der mesela. Hiç beklenmedik anda sinkaf karıştırır işin içine. Tahammülü çok fakir, hicvi çok keskin.. Örneğin; "Eski solcuları kırpıp kırpıp şair yapıyorlar diyor Nasrettin Hoca." demiştir. Bu itham alabildiğine ağır, alabildiğine hakaretamiz, Vesselam...
Aforizmalardan oluşan bu kitabı, diğer eserleri arasında eziliyor. Haz vermeyen, yalapşap geçilen (ki eminim kendisi de öyle yazmıştır.) Küçük İskender'in dimağındaki "Roman" çağrışımıyla eşdeğer olan kısa ve müellifi gıyabında çokça malumat veren bu kitabı okuduğuma "tuhaf şekilde" pişman değilim..