Yüzüm yenilgi ve şaşkınlıktan yorgun gözükürken, kafamın içinde bambaşka bir âlem vardı: Burada olduğumu, gövdemin içinde bir kalp, bir mana olduğunu, her şeyin istek, dokunma ve aşktan yapıldığını, bunun için acı çektiğimi hayatın temel gerçeği olarak artık anlıyordum. Yağmurun uğultusu ve su borularının gurultusu arasında, çocukluğumda babaannemin dinlerken mutlu olduğu eski alaturka şarkılardan birini duyuyordum. Yakınlarda bir yerde açık bir radyo olmalıydı. Udun baygın iniltisi ve kanunun neşeli tımbırtısı arasından yorgun ama umutlu bir kadın sesi, banyonun yarı açık küçük penceresinden bana ulaşıyor ve "Aşktır, aşktır âlemde her şeyin sebebi," diyordu. Bu kederli şarkının da yardımıyla, banyodaki aynanın karşısında hayatımın en derin ruhsal anlarından birini yaşadım ve âlemin, bütün eşyanın bir bütün olduğunu anladım. Yalnız önümdeki diş fırçalarından sofradaki kiraz tabağına, Füsun'un o an fark edip cebime indirdiğim firketesinden banyo kapısının burada sergilediğim sürgülü kilidine kadar bütün eşyalar değil, bütün insanlar da birlik içindeydi. Yaşadığımız hayatın anlamı, aşkın gücüyle bu birliği hissetmekten ibaretti.
Sayfa 228 - Yapı Kredi Yayınları, 36.Baskı, Eylül 2023
Söyle bana Emilia, Kocalarını böyle çirkin bir biçimde aldatan kadınlar Var mıdır acaba? EMILIA
Reklam
Kâzım Karabekir Paşa, ana babaları Erzurum ve Erzincan bölgelerinde öldürülen iki bin kadar yetim Türk çocuğunu evlat edinmişti. Bunlar, dört ile on dört arasında çocuklardı. Üzerlerinde asker elbisesi olmasına ve Paşa'nın seçtiği zabitlerin nezareti altında olmalarına rağmen, asker terbiyesi görmüyorlardı. Kazım Karabekir Paşa, çocuklarda,
Sayfa 117Kitabı okudu
Henüz durum çok karışık değildi. Fakat, susmak da konuşmak kadar tehlikeli oluyordu artık. Dalgınlık, suskunluğu artırıyordu. Evli olduğunu unutuyordu. Evin içinde, bekârlığından kalan alışkanlıklarla yaşadığı oluyordu; hem de çok oluyordu. Eve girince karısını öpmeyi unutuyordu; söze başlarken, “canım” kelimesini atlıyordu; çocuklarına arasıra bir şey getirmeyi ihmal ediyordu. Karısının tembih ettiği en önemli şeyleri almayı unutuyordu. İnsan, Turgut’u tanımasa, bir kadın var, derdi. Yuvanın bütünlüğünü bozmadıkça, küçük maceralar bile hoş görülebilirdi. Bunlar, tırnak kırılması gibi, yerinin doldurulması kolay boşluklardır. İnsan acısını duymaz bile. Fakat erkek, gizlemeye başlayınca bir kere, kutsal birliğin tehlikede olduğu kuşkusuna kapılmakta haklıdır kadın
Sayfa 267 - İletişim Sinan Yayınları İkinci Bölüm
Anne olamadım diye hep babamın küçük kızıyım. Kadın olamadım diye Ekrem için de hep babamın kızı olarak kalacağım, biliyorum.
Dışarıdan gelen davulun sesi artık küçük bir kadın olacağının haberini veriyordu. Oysa henüz daha on iki yaşındaydı.
Reklam
Atatürk'ü Gerçek Tarihçi ve Yazarlardan Okuyun!
Sürekli "gerçek tarih bu değil" diye ortalıkta gezenlerin "gerçek"lerini bilemiyorum; ama "hakikat"leri yazan ve konuşan tarihçilerin, tarih kitaplarının peşinden gitmeye devam ediyorum. Daha önce "Atatürk'ün sevdiği kitaplar"la ilgili paylaşmış olduğum iletimi okuyan ve hâlâ okumaya devam eden herkese
"Elbise giymeyi reddediyor, açlıktan ölen bir kadın gibi yemek yiyor... Eklemem gereken başka bir şey var mı?" Dudaklarında küçük bir gülümseme vardı. "Aynı anda yüz kadınla çıkıyor ve sadece doğurgan olup olmamamla ilgileniyor." "Yaptığım şakaya alınmaması bir yana aynı şekilde karşılık vermeyi de biliyor." dedi.
Kitaplar bana yaşayamadığım her şeyi yaşatabilen tek hazineydi. Satırların üzerinde parmaklarım gezindiğinde kendimi farklı bir hayal dünyasının içinde buluyordum. Yıldız Tozu'nda ölen kadın Elle gibi sevgi dolu, Aşk ve Gurur'daki Elizabeth kadar güçlü ve okuduğum çoğu kitaptaki kadınlar gibi sabırlı bir âşık olabiliyordum. Her kitapta farklı bir karaktere bürünüyor, kendi maceralarımı farklı bir bakış açısıyla okuyordum. Küçük hücremdeki tek özgürlüğüm kitaplardı.
Gebeliğini kalın bir bez kuşakla sarıp saklayan küçük kadın gibi, gövdesinden başka sunacak hiçbir şeyi olmayan genç insanların çaresizliği üzerinden yapılan siyasetimiz, kızının kalbindeki değil, çarşafındaki kanma bakan adamlar gibi yaşayıp, komşusuna verdiği "ileri demokrasi" akıllarından kendi nasiplenmemiş riya dolu düzenimiz ve elbette meseleleri kökünden çözmek yerine, onun büyümesini seyrederek aldığımız ölümcül hazla sarhoş biz ...
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.