Beyaz noelde kanlı pazar. Küçük fanusta dev hayatlar. Zihin tarlasında kemirgen fareler. Fireli yaşamlarda çatlak vazolar.. sürekli filtre içinde yaşamda kalmak, varoldugunu zannetmek, akıllı yaşam furyası, dev ekranlarda kontrol edilen küçük beyinler, zihin furyası, akıl fukaralığı. Sahip olduğun bedende mutfak robotu oluşun. Zihnin kontrol edildiği bu absürt dev aynada hapsoldugunuz dünyaya bir daha bakın. Nasıl dize getirildi ,neyle meşgulsün? Senden tecrit edilmiş bir zihin ne kadar sana ait kalabilir? İstedikleri formda insanlar, hayatlar, seçimler, kıyafetler ve yiyecekler vs. Ne kadar kendine kaldın sence? Mercek altında bir dünya. Bu sadece zihne sahip olarak yapilan bir aplikasyon. Cipsiz zihinde metaforik bedenler...Senden geriye ne var mesela? Kölelik ve barbar bir ruh! Bu beyaz bir Noel, kanlı bir pazar.
Genel Kültür, İdealizm, Materyalizm…
_Evrimsel Psikoloji_ _Beynimiz evrimleşiyor. Artık, mağara adamları gibi kadınların başına vurup saçlarından sürüklemek yerine kulaklarına güzel saçmalıklar, boş şeyler fısıldıyoruz. Çağ’a uyum sağlayamayan medeniyetsizler ise doğal seçilimle elenmeye başlıyor. _Evrimsel psikoloji, insanın sinir sisteminin doğurduğu davranışların evrimsel
Reklam
Çare
Yapayalnız bir odadayım Her yer karanlık göz gözü görmüyor Bulamıyorum anahtarı İşte kalbinde bu misal Bulamıyorum hiç bir şey Derin çok derin ve ıssız Susdum sadece susdum... Meğer kaybolmuşum sende Çare yok böyle bir illete Yok emsali yıkar geçer Seni de/beni de Çare bunun yanında Yangına su götüren karınca gibi Küçük ve yetersiz kalır... Şimdi birlikte gülmek varken Bilerek aldın elimizden Kibrin ve gururun yüzünden Ne çare var ne de derman... Hadi yolun açık olsun Ey çareler içinde çaresiz bırakan Son kelimem ki çare denen bina mı yıktın Alacağın olsun gönlümün yarası...
Dostum güvercin
Kör bir hücre, içinde ruhum idam. Hayallerle kaplıdır dört duvarlı zindan, Sıcak bir rüzgar eser küçük pencereden, Eriyen Salkımlar bedenimi delmez, Ayaklarım buz. Yüreğim soğuk. Beynim kızgın ateş.. Her sabah sesiyle uyandığım, Dostum ziyaret eder beni, Güvercinim Ekmek ortağım.. Öyle güzel çırpınır ki kanatları, Sanki Ahmet kayanın sesi
Tutunamıyorum hayata, Umutsuzluk sarmış her yeri. Gülümseyen, Türlü oyunlar oynayan küçük çocuklar yok artık, Ellerini kirleten, Toprakla oynayan, Kumdan kaleler yapan, Körebe oynayan, Sek sek, Yakartop... Göremiyorum bize ait hiç bir şeyi. Her geçen yıl bir önceki yılın hasretiyle mi geçecek. Zaman dursun o zaman. Yerinde kalsın her bir an.
YER KÜREMİZ ADINA KİM SÖZ HAKKINA SAHİP?
"...Ne denli kocaman olmalı gökyüzündeki o küreler... Ve iktidar oyunlarımıza, gemi seferlerimize ve tüm savaşlarımıza sahne olan şu yerküremiz de ne denli küçük olmalı onlarla kıyaslanınca. Şu küçücük yerkürenin zavallı bir köşesinin efendileri olma uğruna bunca insanın hayatına kıyan krallarla prensler için gözönünde tutulması gereken, üzerinde düşünülmesi şart olan bir nokta bu. — Christiaan Huygens, New Conjectures Concerning the Planetary Worlds, Their Inhabitants and Productions, yaklaşık 1690...."
Reklam
349 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.