"Ben bu çiftliklerde, bu yollarda yüzlercesini gördüm böyle. Sırtlarında denkleri, kafalarında hep aynı düşler. Yüzlerce. Gelirler, çalışırlar sonra da çekip giderler. Her birinin kafasında, küçük bir toprak hayali vardır. Bir teki bile sahip olamaz öyle bir şeye. Cenneti düşünmek gibidir tıpkı. Herkes bir parça toprak ister durur. Bir yığın kitap okurum ben burada. Kimsenin cennete gidebildiği yok. Kimsenin toprak alabildiği de yok. Kafalarında bu... Hep bu... o kadar.
Bugün den farksız eksiği var.
Büyük ölçekli politik ve toplumsal sistemlerin kurulmasına yol açan çiftçiliğin yarattığı baskının çok geniş etkileri vardı. El konan bu yiyecekler siyaseti, savaşları, sanatı ve felsefeyi canlandırdı. İnsanlar saraylar, kaleler, anıtlar ve tapınaklar inşa ettiler. Geç mo- dern çağa kadar insanların yüzde 90'ından fazlası, her sabah erken kalkıp ter içinde kalana dek çalışan köylüler olarak yaşıyorlardı. Ürettikleri fazladan gıda, tarih kitaplarını dolduran küçük bir seçkin azınlığı doyuruyordu: krallar, bürokratlar, askerler, rahipler, sanatçılar ve filozoflar. Tarih çok az insanın “yaptığı”, geri kalanların da tarla sürdüğü veya su kovaları taşıdığı bir şeydir.
Reklam
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İnsanlar ve fareler, hiçbir zaman hayallerini gerçekleştiremezler.
Fareler kim, ya da insanlara ne kadar uzak? John Steinbeck'in bu eseri yine, okuduğum en duygusal ve sıcak romanlar arasında yerini aldı. Kitabın yazıldığı dönemin de etkisiyle; özgürlük, cinsiyet ve ırk ayrımı, ekonomik zorlukların insanlar arasındaki ayrışmayı nasıl körüklediği gibi konular ele alınmış. Özellikle ezilmiş ve aşağılanmış
Fareler ve İnsanlar
Fareler ve İnsanlarJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 2023174bin okunma
ancak geceleyin, karanlık iyice bastırınca çıkıyorsun sokağa, tıpkı fareler, kediler ve ucubeler gibi. sokaklarda avare dolaşıyorsun, grands boulevards'daki küçük salaş sinemalara giriyorsun. bazen bütün gün yürüyor, bazen bütün gün uyuyorsun.
Sese uyanan kedi ne olduğunu anlamaya çalışırken tarla faresi kaçmaya başlamış. Panikle koşarken önündeki vazoya çarpmış. Vazo tarla faresinin kuyruğunun üstüne düşünce tarla faresi kaçamaz olmuş. Tam fareyi yakalayacakken bir çığlık duymuş. "Dur! Lütfen annemize zarar verme!" Anneleri için endişelenen küçük fareler, meğer onu yol boyunca takip etmişler...
Yumuşak bir sesle konuşmaya başladı sonra yavruyla:"Neden öldün ki sanki? Fare kadar küçük de değildin. Çok da sallamadım ki seni elimde." Yavrunun kafasını kaldırıp yüzüne baktı ve şöyle dedi ona: "Şimdi belki de George senin öldüğünü görürse tavşanlara bakmama izin vermeyecek."
Reklam
1.000 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.