Mehmet Bey'in de kitap ile ilgili cümlelerinde ifade ettiği gibi yaşanan her olumsuzluk, her ızdırap beraberinde başka bir gözle bakabilmenin hususiyetini ve bilgeliğin hiçbir yolla elde edilemeyecek, enfüsi sırlarını getiriyor.
Okuduğum bir önceki eserin bana sunduğu, insanın iç dünyasına dâir ipuçları, 'Yola Düşen Gölgeler'de adeta ete kemiğe
Anladığım kadarıyla , herkesin payına bir mucize düşüyor . Mesela muhtemelen bana asla yıldırım çarpmayacak ya da Nobel Ödülü alamayacağım ya da Pasifik adalarındaki küçük bir ulusun diktatörü olmayacağım ya da son evre kulak kanserine yakalanmayacağım ya da bir anda delirmeyeceğim . Ama bütün ihtimal dışı şeyleri düşünürseniz , en azından biri muhtemelen her birimizin başına gelecektir .Gökten kurbağa yağdığını görebilirdim . Mars'a ayak basabilirdim .Bir balına tarafından yenebilirdim .İngiltere Kraliçesi'yle evlenebilirdim ya da denizde aylarca hayatta kalabilirdim . Ama benim mucizem farklıydı .
Tam bir aile romanıydı.
Kitabın konusuna gelince; Elis, genç yaşta anne olmuş, hem okuyup hem de çocuğunu büyütmüş. Çok zorluklar çekmiş olsa da asla pişman olmayacağı tek şey oğlunu dünyaya getirmesidir. Oğlu için mucizem diyor. Bence gerçekten de öyle.. Okuldan mezun olup kendisine ve oğlu Pamir 'e hem maddi hem de manevi anlamda yardımcı olan iş adamı sayesinden özel bir şirkette çalışmaya başlayan Elis'in hayatı şirketin başına Doruk Ataoğlu'nun geçmesiyle değişir.
Doruk ise, amcasının ısrarları ile yurt dışından gelip şirketin başkanı olmuştur. Aslında gelmek hiç istememiştir ama amcası rahatsızlanınca mecbur kalmış. Kendine göre titiz olan Doruk asistanı Elis'i gördükten sonra işler değişecek. Daha ilk dakikada onu kovmak istemesi sonralarda kitapta komik replikler oldu. Elis'in arkadaşlarından da bahsediliyor kitapta. Onlarda çok tatlıydılar. İkisi de aşkı buldu. Güzeldi.
İyi okumalar...
Küçük MucizelerBetül Güçlü · Müptela Yayınları · 20161,301 okunma
Anladığım kadarıyla, herkesin payına bir mucize düşüyor. Mesela muhtemelen bana asla yıldırım çarpmayacak ya da Nobel Ödülü alamayacağım ya da Pasifik adalarındaki küçük bir ulusun diktatörü olmayacağım ya da son evre kulak kanserine yakalanmayacağım ya da biranda delirmeyeceğim. Ama bütün ihtimal dışı şeyleri düşünürseniz, en azından biri muhtemelen her birimizin başına gelecektir. Gökten kurbağa yağdığını görebilirdim. Mars'a ayak basabilirdim. Bir balina tarafından yenebilirdim. İngiltere Kraliçesi'yle evlenebilirdim yada denizde aylarca hayatta kalabilirdim. Ama benim mucizem farklıydı....
Bunu kendi kişisel günlüğüme yazdığımda dedim ki neden başkalarıyla paylaşmıyorum. Bunu sizinle paylaşmalıyım. Paylaşmalıyım çünkü belki birileri için önemli gelişmelere sebep olabilir.
Özgür olduğumu savunduğum zamanlar hatırlıyorum. Ortalıkta ben özgürüm gibi cevaplar verdiğimi, özgürlüğüme el koyanlara kocaman bir nefret hissettiğimi
Büyük bir acı yaşıyorsun.Ne olursa olsun,başına ne gelirse gelsin,küçük ya da büyük bir şey olmuş fark etmez...Yahu ben acı yaşamışım,ben bunalıma girmişim,düşmüşüm,dibe batmışım ve bunu atlatmışım.Gecelerce kendime neler dediğimi hatırlıyorum.Atlatamam dedim,atlatmam imkansız dedim,bu acı benim sonum olacak dedim ama bu acı geldi üstümden geçti
Kitapın konusu; Elis her zaman benim mucizem dediği oğlu Pamir ege ile her zorluğun üstesinden gelmiş ve ayakları üzerinde durabilen güçlü bir Annedir. çevresinde ona her zaman destek olan arkadaşları Semih, Ceylin Ve onun Annesi ile harika giden ama her zaman yarım hissettiği Bir hayatı vardır. Küçük oğlu babası tarafından terk edildiği için her