Orta Çağ'da büyücülük
Orta Çağ'da büyücülük, özü itibariyle hem Şeytan'la hem de sapkınlıkla ilişkilendirilmeye başlandı. 1374 yılında Papa XI. Gregorius, tüm büyülerin şeytani varlıkların yardımıyla yapıldığını ifade etmişti. Kısa bir süre sonra cadılar, Şeytan'la doğrudan iletişim kuran ve onunla lanetli bir anlaşma yapan kişiler olarak görülmeye başlandı. Cadılık mitolojisinde bu dönemde ortaya çıkan bir diğer inanış ise cadıların ayinler, yani bir araya gelerek şeytani faaliyetlerini gerçekleştirdikleri gizli toplantılar düzenlediğiydi. 15. yüzyılda, hatta belki biraz daha öncesinde, cadılık artık yalnızca dini bir mesele olmaktan çıkmış, aynı zamanda dünyadaki sıkıntıların nedenlerinden biri olarak görülmeye başlanmıştı. Gaskill bu konuda şöyle diyor: "Bu durum bilhassa, Orta Çağ'ın sonuyla erken modern dönem arasında yaşanan ve Küçük Buzul Çağı olarak adlandırılan zaman zarfında söz konusu oldu. Aşırı soğuklar, tarımla geçinen insanlar için tam bir felakete yol açmıştı. 1420'lerle 1430'lar arasında, İtalyan Alpleri ve İsviçre gibi yerlerde hasat alınamaması yüzünden kıtlık yaşanması sonucunda, buradaki insanların belki de şeytani güçlerin saldırısına uğradığı düşüncesi doğmuştu."
Ne hakları vardı? Onu küçük düşürmeye, onunla alay etmeye, bütün bu iğrenç hadiselere sebep olmaya ne hakları vardı?
Sayfa 36 - YAPI KREDİ YAYINLARI
Reklam
Genelde bize iyi hizmet eden amiller ve ihtiyaçlar, gücünü farkedemediğimiz durumsal etkenler tarafından aşırı uyarıldıklarında, çok güçlendiklerinde veya manipüle edildiklerinde bizi yoldan çıkarabilirler. İşte bu sebeple kötülük kolay yayılır. Ufak bir yoldan dönüşle, yaşam patikasından küçük bir kaçamakla, dikiz aynamızdaki bir bulanıklıkla baştan çıkarır ve bizi felaketlere sürükler.
İçini çekti. "Pekala!" Minik parmaklarını bir şaklaması ile küçük, altın işlemeli bir arp belirdi. "Şimdi beni tanıdın mı?" "Melek kılığında bir şeytan!" dedim gülmekten kırılarak.
Sayfa 30 - Kanatların Olmasın - L. E. CarrollKitabı okudu
Seninle iletişim kuran her şey, O'nun sınama işine malzeme vermeni isteyen, Küçük birer görevli Şeytan. Kimseyle konuşma, Diyaloğa girme. Yanarsın.
Reklam
82 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Olay örgüsü ile birlikte verilmiştir. Spoiler içerir.
AHMET MİTHAT EFENDİ'NİN "CİNLİ HAN" ROMANININ TAHLİLİ Eser, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı etkisinde değişmeye başlayan edebiyatımızın önde gelen isimlerinden birisi olan Ahmet Midhat Efendi’nin "Cinli Han" adlı romanının Latin harflerine aktarımını içermektedir. İlk baskısı 2000 yılında gerçekleştirilen
Cinli Han
Cinli HanAhmet Mithat Efendi · Türk Dil Kurumu Yayınları · 201819 okunma
Kendimiz iyi olamıyoruz ve başkalarının iyiliğini küçük görmek için onlara reklamcı, hayır dua avcısı, hatta riyakar diyoruz.
Şimdi tayfanın içme zamanı.
Dolaşsın elden ele, dolaşsın! Küçük yudumlarla, tadını çıkararak için çocuklar; şeytan ateşi kadar sıcak. İşte böyle, mükemmel, dolaştırın elden ele! İçinizde kıvrıla kıvıra gider, yılan gibi kırpıştırır ve şimşekler çaktırır gözünüzde çatal çatal. Aferin neredeyse buldunuz dibini.
Ben ikide bir de böyle oluyorum, bazen bütün insanların boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil... İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile... Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum. Kafamda, hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor... Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum. Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış üç günlük bir kedi yavrusu gibi kendimi zavallı hissediyorum.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.