Bitti.
Oysa yıllar sonra bir kitaba bitme diye yalvarmak istedim.
Elime aldığım ilk günü hatırlıyorum, nasıl da korkutmuştu gözümü, hatta grupla okursak daha kolay biter düşüncesiyle bir okuma grubu oluşturmuştum. Kitap içine öyle çekti ki, hangi şartlar altında olursak olalım okurmuşuz meğer...
"... kitaplara giderek daha fazla
Falih Rıfkı Atay etkinliği kapsamında yapacağım ilk incelemem olacak. Etkinlik için Link: ->> #27899814
Tarihi bir yolculuğa hazırlanın; geçmişe, bir İmparatorluğun Çöküşüne ve kaybedilen topraklarda yaşanan büyük acılara tanık olacağız. .
Daha önce,
İnsanın ne değeri olabilir,
evsiz barksız,
yersiz yurtsuz,
bayraksız,
ne değeri?
Her ne kadar kendimi inceleme yazma konusunda yeterli görmesem de bu kitabın incelemesini yazmadan geçmek istemedim. Filistin şiiri ve kavga şairleriyle tanışmam kısa bir süre önce bir hocamın vesilesiyle ve Mahmud Derviş'in şu şiiriyle (
Üstünüz Ümitvarız
İman emniyettir, güvendir ve elbette ümittir. İslâm ise selamdır, selamettir, teslimiyettir. Allah’a teslim olan ümidini kaybetmez. Müslüman beyniyle, kalbiyle, ruhuyla, bedeniyle Âlemlerin Rabbi’ne teslim olur.
Bu teslimiyette hem dünya hem ahiret için büyük nailiyetler, lütuflar vardır. Bu teslimiyet öyle bir tılsımdır ki
Bu gün kendim için ne yaptım? :)
1 : Çavdar tarlası çocukları /j.d Salinger
2 : Veronika ölmek istiyor / Paulo Coelho
3 : Kara ölüm / orta çağda veba / Sean Martin
4 : Hayatta kalma güncesi / Doris Lessenıng
5 : Altıncı yok oluş / Elizabeth Kolbert
6 : Kudüs için ölmek / Dıeter Breuers
Sizde yapın hep iyi geliyor :))
Dehşete düşüyorum kardeşler..
Kendi alanında uzman bir çok doktor arkadaşımla uzun süredir "Lgbt" hakkında derin araştırmalar yapıyoruz.
Ve özet olarak size sadece şunu söyleyebilirim..
Her mevzu bizi bir tek ayete çıkardı.
Bakara suresi/223.ayeti celile.
"KADINLARINIZ SİZİN TARLANIZDIR!"
Şimdi bir çok kişinin kafasında aynı
İnsanların ıstıraplarından ve bağlılıklarından bir esaret zinciri yaratılmıştı. Yoksullar, kiliseye minnet borcu ile bağlanmaları için besleniyor, giydiriliyor ve barındırılıyordu; yetimhanedekiler kilisenin kucağında kalmak üzere yetiştiriliyordu; hastalar kilisenin kalıpları ve buyrukları dahilinde ölmek üzere tedavi ediliyordu. Erkekler fanatikti, kadınlar canice kurban ediliyorlardı ve hepsi, Tanrı'nın yarattıklarının iyiliği için güzelleştirdiği bir dünyadan feragat ederek, Roma'ya hizmet etmek, onun kutsallığını kanıtlamak, gücünü onaylamak ve despot kilisenin hakimiyetini yaymak için sürtündüğü yeri yara yapan ağır haçı taşıyorlardı.
İnsanlığın iyiliği için çok az şey yapıyordu; Tanrı'nın şerefi içinse daha da az. Acıyla, kanlı terlerle, yaşamı israf ederek binlerce yol açılıyordu; dağlar göğüsleriyle yarılıyor, altlarındaki kayalar parçalanıyordu ve bütün bunlar ne içindi? Bir Ruhban sınıfı, Moloch'a benzeyen kilisenin saltanatını genişletsin, tam anlamıyla hükmedici bir saygınlık içinde dimdik ayakta kalsın diye.
Böyle olmayacak. Tanrı Roma'nın yanında değil ve insanların kederleri Tanrı'nın Oğlu için susarsa, o, bir zamanlar lanetli Kudüs'teki suçlar ve felaketler için yas tuttuğu gibi kilisenin zalimlikleri ve hırsları yüzünden yas tutmayacak mı?