Kudüs’e gidenler bilirler; döndüğünüzde artık tam değilsinizdir.
Kalbiniz, aklınız ve sevdaya dair ne varsa bildiğiniz, hissettiğiniz yarısını bırakırsınız o topraklarda…
Havasını çektiyseniz bir kere içinize, geriye bıraktığınız her soluğun boşluğunu özlem doldurur…
Arzın Kapısı’ ndan geçtiyse ayaklarınız, gördüyse vicdanınız insanlığın türlü hallerini, göğüs kafesinize bir yumru oturur, yutkunsanız da geçmez acısı…
Hele bir de saçını okşadıysanız Filistinli bir çocuğun, o masum kokusu sindiyse ellerinize…
Unutamazsınız…
Uyuyamazsınız…
Yok sayamazsınız…
Bundan böyle.
Gün ne hayıflanma günü ne de Rabbimizin nurunu tamamlayacağına dair vadinin ardına sığınma günü!
Tevekkeltü alallah! Amenna, Rabbimiz her ya da geç tamamlayacak nurunu.
Peki ya biz bunun neresindeyiz?
Gün ne hayıflanma günü ne de Rabbimizin nurunu tamamlayacağına dair vaadinin ardına sığınma günü! Tevekkül et Allah'a amenna, Rabbimiz er ya da geç tamamlayacak nurunu. Peki ya biz bu nur'un neresindeyiz?
Tarihi genellikle üstünkörü ve seçmeli bir bakışla okuduğumuz için, Kudüs ve Filistin’le ilgili bilgilerimiz de yüzeysel ve kulaktan dolma. Oysa sadece Kudüs’e odaklandığımızda bile, bu kutsal şehri elde etmek ve elde tutmak için verilen mücadelelerin uzun tarihinde birbirinden ilginç ve dikkat çekici binlerce anekdot vardır.
Düşsel Edebiyat ve Öteki Dünyanın Tasviri, Giuseppe Ledda:
*
Kitabı Mukaddes’teki İlk Örnekler ve Apokrif Vahiyler
*
Cehennem ve Cennet
*
Kitabı Mukaddes’te ruhların ölümden sonraki durumuna yapılan imalar oldukça geneldir, ama Yeni Ahit, ötedünya edebiyatının temelini oluşturacak iki mekân sunar. Vahiy, Kıyamet Günü’nün ve insanları ebediyette
“Kudüs’e gidenler bilir; döndüğünüzde artık tam değilsinizdir. Kalbiniz, aklınız ve sevdaya dair ne varsa bildiğiniz, hissettiğiniz yarısını bırakırsınız bu topraklarda…”
Musevî ve Hıristiyanların kutsal mekanlarla ilişkisinin aksine İslam’ın Kudüs’e dair vizyonu, kendinden olmayanı dışarıda bırakan bölücü bir vizyon değildir.
Kudüs’ü elde tutmak, gücün doruğuna erişmektir. Kıyamete kadar geçerli bir kural olarak, Kudüs’e sahip olanlar siyasi, askeri ve ekonomik anlamda da kuralları koymaya hak kazanırlar. Kudüs coğrafyanın adeta ümüğüdür.
•
Tüm hayatını, Romalılar tarafından yönetilen Yahudiye’de geçiren İsa Peygamber hakkındaki bilgiler sadece Protestanların söylediklerine dayanmaktadır. Beytüllahim’de doğup doğmadığı belirsizdir, ancak Davut Peygamber’in soyundan geldiklerini düşünen ailesiyle birlikte Celile bölgesinde bulunan Nasıra’da büyümüştür. İsa önceleri hahamlık
İsa asla çarmıha gerilerek öldürülmedi. Bir insanın Yahudi çarmıhına gerildiğinde ölmesi 48 saati bulur. Bilinen bazı vakalarda bazı insanlar altı gün boyunca, ölmeden çarmıha gerilmiş halde kalmışlardır.
İsa çarmıhta sadece 6 saat sonra indirildiği için çarmıh üzerinde ölmüş olma olasılığı yoktur.
İsa’nın zengin bir müridi ile Pontius Pilate
Kudüs’e gidenler bilirler; döndüğünüzde artık tam değilsinizdir.
Kalbiniz, aklınız ve sevdaya dair ne varsa bildiğiniz, hissettiğiniz yarısını bırakırsınız o topraklarda..
Havasını çektiyseniz bir kere içinize, geriye bıraktığınız her soluğun boşluğunu özlem doldurur..
Arzın Kapısı’ndan geçtiyse ayaklarınız, gördüyse vicdanınız insanlığın türlü hallerini, göğüs kafesinize bir yumru oturur, yutkunsanız da geçmez acısı..
Hele bir de saçını okşadıysanız Filistinli bir çocuğun, o masum kokusu sindiyse ellerinize..
Unutamazsınız…
Uyuyamazsınız…
Yok sayamazsınız…
Bundan böyle.
Kudüs’e gidenler bilir; döndüğünüzde artık tam değilsinizdir. Kalbiniz, aklınız sevdaya dair ne varsa bildiğiniz, hissettiğiniz yarısını bırakırsınız bu topraklarda…
Gün ne hayıflanma günü ne de Rabbimizin nurunu tamamlayacağına dair vaadinin ardına sığınma günü!
Tevekkeltü alallah! Amenna, Rabbimiz er ya da geç tamamlayacak nurunu ...
Peki ya biz bu nurun neresindeyiz?