İyi düşününüz, bu hayat sizin kendinizin midir? Kendi zâtî malınız, milkiniz midir? Elbette değil, o kadar değil ki bir kılınızın rengini değiştiremezsiniz. Mâlum ya, her ne olsa siz hayatı seversiniz ve ona her şeyi feda etmek istersiniz, hayatınıza fâidesi dokunacağını zannettiğiniz kimselerin karşısında taklak atarsınız, onlara kul köle olursunuz, hâlbuki kendinizi, bundan evvelki hâlinizi, âtînizi3 düşünecek olursanız, bu hayat sizin kendi malınız olmadığını anlarsınız. O hâlde bu hayatı size bahşeden Allah teâlâ’yı nasıl inkâr eder ve [286] O’na nasıl küfrân-ı nimet eylersiniz, eyliyorsunuz?
HAZRET-İ SÜLEYMAN VE KARINCA
Süleyman Aleyhisselâm, bir gün ordusu ile karınca vâdîsine gelmişti. Bir karınca, “Ey karıncalar! Yuvalarınıza giriniz. Süleyman Aleyhisselâm ve ordusu, sizi -bilmeyerek- (ezip) kırmasın!” demişti. Süleyman Aleyhisselâm, karıncanın söylediğini işitince onu yanına getirtti ve: “Sen niçin zulmedeceğimi zannedip karıncaları sakındırdın? Benim
Reklam
Evet deha, sağır tabiata tapar. Kör kuvvete fermanber. Fakat hüda, şuurlu sanatı tanır, hikmetli kudrete bakar. Deha, zemine küfran perdesi çeker. Hüda, şükran nurunu serper. Sözler
Cenâb-ı Hakk'ın malını ibâdına vermek için bir tevziât memuru olduğun halde, kendini sahib-i mal zannedip bir küfrân-ı nîmet ediyorsun.
Küfrân-ı nimet
Nimete küfür eden, nimetin kıymetini bilmeyen, saygısız. Herhangi bir nimete veya yapılan bir iyiliğe nankörlükle karşılık vermek, yapılan iyiliği reddetmek.
Yapı Kredi Yayınları
Sizler, kendinizden yukarı mertebelerdeki sıhhatli olanlara bakıp şekva (şikâyet) edemezsiniz. Belki siz, kendinizden sıhhat noktasında aşağıda bulunan biçarelere bakıp şükretmekle mükellefsiniz. Senin elin kırık ise kesilmiş ellere bak! Bir gözün yok ise iki gözü de olmayan âmâlara bak! Allah'a şükret. Evet, nimette kendinden yukarıya bakıp
Sayfa 125 - NesilKitabı okudu
Reklam
"Kitâbü'l Hayz" bölümündeki bir kesimin başlığı aynen şöyledir: "Kadının aklen ve dinen erkeklerden dûn olduğuna" dair Ebu Said hadisi hükmünün kendisi yer almıştır. Bu hükme göre kadınlar "eksik akıllı, eksik dinli" olup "akıllı ve dininde olan kimselerin aklını çelebilen" kimselerdir;Öte yandan "ötekine berikine çokça lanet eden", zevcelerine karşı "küfrân-ı nimet gösteren" kimselerdir; bu nedenle cehennem halkının çoğunluğunu oluştururlar. Yine aynı hükme göre kadınların "eksik akıllı, eksik dinli" olmalarının nedeni yaratılışlarından doğmaktadır: "Eksik dinli"dirler çünkü "hayız" gördükleri zaman namaz kılamaz ve oruç tutamazlar." Öte yandan "eksik akıllı" sayılırlar çünkü "Kadının şahadeti erkeğin şahadetinin yarısıdır". Diyanet'in açıklamalarına göre kadın, "iradesindeki fitri zaafa mebni" (yaratılış itibariyle "iradece güçsüz" olmak nedeniyle) sadece "şahadet" bakımından değil fakat diğer "cihetlerden" de birçok görevleri üstlenemez, birçok işleri göremez. Üstlenemeyeceği görevler arasında "yargıçlık", "kadılık", "imamlık" ve özellikle "millet otoritesini temsil" gibi kamu görevleri vardır. Öte yandan kadın, kocası ya da yakın akrabalarından bir erkek olmadan uzak bir mesafeye (bir günlük ya da üç günlük yere) seyahat edemez.
"Harre olayı" diye bilinen ve Hicret'in 6. yılında Ukle ve Ureyne kabilelerinden bazı kişilerin gözlerinin oydurularak ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kestirildikten sonra, güneş altında ateş gibi yanar bir yerde ölüme bırakılarak öldürülmeleriyle ilgilidir. Dehşete düşmeden okuyamayacağımız bu olayın Diyanet tarafından
Öyle görmemişler ki, ya da o kadar sonradan görmeler ki, çocuklarının oyuncak arabalarına bile özel şoför tutuyorlar. Her nimet kendi 'kültürü'yle varlığa gelir; kültürü varsa şükrân-i ni'mete yoksa kibir-ile küfrân-i ni'mete neden olur. Hatta kibir, bizâtihi, küfrân-i ni'mettir.
İhsan Fazlıoğlu
İhsan Fazlıoğlu
Öyle görmemişler ki, ya da o kadar sonradan görmeler ki, çocuklarının oyuncak arabalarına bile özel şoför tutuyorlar. Her nimet kendi 'kültürü'yle varlığa gelir; kültürü varsa şükrân-i ni'mete yoksa kibir-ile küfrân-i ni'mete neden olur. Hatta kibir, bizâtihi, küfrân-i ni'mettir.
İhsan Fazlıoğlu
İhsan Fazlıoğlu
Reklam
İşte insan dahi Hâlık'ının rahmetini inkâr ve hikmetini ittiham edecek bir tarzda küfran-ı nimet suretinde Karun gibi اِنَّمَٓا اُوتٖيتُهُ عَلٰى عِلْمٍ yani "Ben kendi ilmimle, kendi iktidarımla kazandım." dese, elbette sille-i azaba kendini müstahak eder.
Hududsuz şükürler, nihayetsiz senalar olsun o Zât-ı Zülcelal'e ki; bizleri cehl-i mutlak derelerinden, isyan ve küfran bataklıklarından lütf u keremiyle çıkarıp, gözleri kamaştıran en parlak bir nura talebe etmiştir. Tarihçe-i Hayat - 484
küfran
Her baba aslında bir imâdır oğluna.
İhsanlar, zekât namına olmazsa üç zararı var. Bazen de faydasız gider. Çünkü Allah namına vermediğin için manen minnet ediyorsun, bîçare fakiri minnet esareti altında bırakıyorsun. Hem makbul olan duasından mahrum kalıyorsun. Hem hakikaten Cenab-ı Hakk’ın malını ibadına vermek için bir tevziat memuru olduğun halde, kendini sahib-i mal zannedip bir küfran-ı nimet ediyorsun. Risale-i Nur-Ramazan İktisad Şükür/51
Evet, bu hayatın gayesi ve neticesi hayat-ı ebediye olduğu gibi bir meyvesi de, hayatı veren Zât-ı Hayy ve Muhyî'ye karşı şükür ve ibâdet ve hamd ve muhabbettir ki; bu şükür ve muhabbet ve hamd ve ibâdet ise; hayatın meyvesi olduğu gibi, kâinatın gayesidir. Ve bundan anla ki; bu hayatın gayesini "Rahatça yaşamak ve gafletli lezzetlenmek ve heveskârane nimetlenmektir." diyenler, gayet çirkin bir cehaletle; münkirâne, belki de kâfirane, bu pek çok kıymetdar olan hayat nîmetini ve şuur hediyesini ve akıl ihsanını istihfaf ve tahkir edip, dehşetli bir küfrân-ı nîmet ederler.
999 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.