Ne kadar doğru ve bunun gerçekleşiyor olması üzücü. Parkta yürüyüş yaparken gençlerden işittiğim bütün konuşmalar küfürlüydü (orta okul ve lise ) arkadaş grubu ile oturan bir kızın telefonda “ geliyonuz mu ” dediğini duydum o da küfür gibi geldi daha sonra ilerlediğimde orta yaşlarda bir beyefendi köpeğini gezdiriyordu sanırım saldırgan bir köpekti tutmakta güçlük çekiyordu köpeğin geçmeme izin vermeyeceğini anlayınca bağırarak komut vardi “ sağa geç! Bekle kıpırdamadan dur !” Falan dedi ve köpek hepsini uyguladı. O an düşündüm köpeğin Türkçeyi anlayıp uyguladığı bir ülkede gençlerimizin Türkçeden bu kadar uzak kalması nasıl mümkün olabiliyor?
Hakiki zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imandadır ve iman hakikatleri dairesinde bulunur. Yoksa dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur gibi hayatın lezzetini kaçırır.
İman ve Küfür Muvazeneleri
Sayfa 51Kitabı okudu
"aklım başımda değildi küfür gibi huzursuzdum
herkes beni unutmuştu ben kimseyi unutmamıştım"
attila ilhan
-Şahsi HELP Meselem-
Uzunca bir süredir kendime layık düşler ve gülüşler biriktiriyorum.
Yola her çıktığımda sırt çantama yol arkadaşı bazı kitaplarımı alıyorum.
Kimsesi, gayesi ve temeli olmayan tekinsiz, lüzumsuz birçok insanı ruhumdan hatta beynimden temizliyorum.
Tüme varmamın, tek ben olmanın nedenleri var, kuşkusuz.
Mor tonlu ak dudaklara sessiz bir küfür eder gibi yaşıyorum.
Martıların çığlığı şiir gibi akıp gidiyor ömrümden.
Bazen argoya kaçıyor aklım, off kapat şu konuları ne sıkıcısın diye kendime sataşıyorum.
Bazen kendi içimde kaybolmayı seviyorum, hiç sesim bana sesleniyor bazen hey sen, nereye kayboldun?!
Tek söz etmeyeceğim, akıntıda suya kağıttan gemiler bırakacağım, bir de hasret, ötesi gurbet, berisi yılan gibi kıvrılan ve yatağından küt diye düşen bir gece...
Bakışlarımı ödünç bırakıyorum, tebessümlerimi ağıt!
Hakkımı helal etmiyorum, giderken yanıma; kitaplarımı, hayat kırgınlıklarımı, yalnızlığımı, küskünlüklerimi, hayattan edindiğim beni ben yapan derslerimi de alıp gidiyorum.
İnanılmaz, değil mi?
Evet!
Çağın Hastalığı: Günahlardan Kaçınmamak
Muhammed Takî Osmânî şöyle dedi: “Günümüzde çok yaygın iki büyük günah var. Dindar görünen kimseler bile bundan sakınmak için çok az dikkat ediyor. Bunlardan birincisi dil ile işlenen yalan, gıybet, küfür, boş söz gibi şeyler. İkincisi ise gözle işlenen namahrem birisine şehvetle bakmak günahtır. Bunlardan tamamen sakınmak çok özel çaba gerektiriyor.”
rihle kitapKitabı okudu
📌 Özellikle genç muhalif arkadaşlar Jahrein, Cemre Demirel gibi muhalif fenomenlerin sinir, öfke patlamalarına kapılmayın. Bu insanlar sağlıklı bir kafaya ve muhakemeye sahip değiller. Zaten bir tanesi de psikolojik tedavi gördüğünü söylüyor. Yani bu tiplerin gerçeklik algısı ciddi manada problemli. Hal böyleyken bu insanların tespitleriyle hayata bakarsanız büyük sorunlar yaşarsınız.
📌 Dört savları var:
1. Türkiye halkı cahil, yobaz, gerici...
2. Bu cahillik bizim gibi zeki/üstün insanları mağdur ediyor.
3. Kılıçdaroğlu yanlış adaydı.
4. Genç olduğumuz için küfür hakkımızdır. Bol bol küfredelim!
📌 Eğer sağlıklı analiz yapmak istiyorsanız öncelikle halkı cahil kendinizi zeki görme hastalığından kurtulun. Bu hastalıktan kurtulamayan ebeveynleriniz ve fikir babalarınız 1950 den beri aynı kaderi yaşıyorlar. Böyle devam ederseniz sizin de onlardan farkınız olmaz.
📌 Toplumun %96'sı normal zeka sınırları içerisindedir. Yani siz de, Recep Tayyip Erdoğan'a oy veren seçmen de aşağı yukarı aynı zeka seviyesindesiniz.
📌 Analize, sakin bir kafayla 10 seçim kaybetmiş birinin hala koltukta kalma sevdasını sorgulayarak başlayabilirsiniz. Ardından milletinizi tanımaya gayret edin. Ama bunu yaparken sosyal medyada gezinerek değil; köye, şehire, sokağa, kitaba, kalplere dokunarak yapın.
📌 Bu süreç sonucunda muhtemelen meseleyi anlamış olacaksınız ve yapacağınız muhalefet gerçekten kaliteli muhalefet olur. İşte Türkiye'nin ihtiyacı olan muhalefet de budur.
✍️🏻 Feyzullah Akdağ