Külhanbeyi dilinde "gül" ateş demekti. Ateşte gül bahçesi görmek, kökü İbrahim kıssasına kadar uzanan geleneksel bir tasavvurdur.
Aşk, seni bir taş yapıp kuyuya atan kuvvet. Ne kuyunun dibini biliyorsun, ne de neden oraya atıldığını. Bildiğin tek şey, uçsuz bir karanlığın içinde nereye çarpacağını bilmeden, son sürat düşüyor olduğun...
Sayfa 349 - Everest, 2. baskıKitabı okudu
Reklam
Kuşku yok ki Şeyh Galip İstanbul’un büyük yangınlarını gördüğü için böyle âteş redifli gazeller yazabildi. (Bakınız; Beşir Ayvazoğlu, Kuğunun Son Şarkısı): Gül âteş gülbün âteş gülşen âteş cûybâr âteş (….) Zemin âteş zaman âteş bütün nakş u nigâr âteş. Ve kuşku yok ki Şeyh Galip böyle âteşe redifli gazeller yazabildiği için ömrünün yangınlarını kazasız belâsız atlatabildi. Çünkü yazı, bir yanı âteş bir yanı uçurum olan hayat bıçağının sırtında durmanın en emniyetli yolu. Yandıkça yazarsınız; ama yandığınız için değil, yanmamak için yazarsınız. Bu yüzden şiirin yangını olabilir en fazla. Yangının şiirinden söz edilemez.
Sayfa 141Kitabı okudu
"Aşk, seni bir taş yapıp kuyuya atan kuvvet. Ne kuyunun dibini biliyorsun, ne de neden oraya atıldığını. Bildiğin tek şey, uçsuz bir karanlığın içinde nereye çarpacağını bilmeden, son sürat düşüyor olduğun..."
Sayfa 349 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Suyu yok, yangını yok, aşkı derin gönlümüzün Su uyur düşman uyur haste-i hicran uyumaz
Behçet Kemal Çağlar.Kitabı okudu
“Nasıl bir şey aşk?” “Aşk, seni bir taş yapıp kuyuya atan kuvvet. Ne kuyunun dibini biliyorsun, ne de neden oraya atıldığını. Bildiğin tek şey, son sürat düşüyor olduğun...”
Sayfa 349 - EverestKitabı okudu
Reklam
312 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.