Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
‘ Modern toplumun insanlara refah ve mutluluk getirdiğini söylemek zordur. Örneğin üretim metaları alanındaki büyük gelişim, makinelerin bireyleri tahakküm altına almalarıyla sonuçlanırken, tüketim metalarındaki üretim fazlası ve çeşitlilik bireyleri tüketime bağımlı kılmıştır. Bu koşullar altında bireyin olanaklarını özgürce gerçekleştirebildiğinden bahsetmek olanaklı değildir. Daima bireyden hareket eden Aydınlanma düşünürleri belli ki bir yerlerde yanılmışlardır. Örneğin üretim koşulları belki de Bacon’ın Yeni Atlantis’inde hayal ettiğinden (2006, s. 25-33) bile fazla gelişmiştir, ancak sonuçlara bakınca modern toplum bir ütopyadan çok bir distopyayı andırmaktadır şimdi.
Reklam
Kültür endüstrisi, bireylerin Auschwitz sonrası içine düştükleri süreğen mutsuzluk haline karşı kullanılan sihirli bir iksire benzer. Öyle ki toplumdaki mutsuzluk halini üreten ilişkileri olağanlaştırır, kabullendirir ve sunduğu kurgusal yaşantılar aracılığıyla bireylere bir sahte mutluluk hali önerir. Bunun koşulu, bireyin zihninde beliren gündelik sorunları bir süre askıya alması ve kültürel ürünler aracılığıyla kendisine sunulan kurgusal yaşantıları özümsemesidir. Bir başka deyişle, kurgusal yaşantılarla kendisini özdeşleştirmesi ve dilediği yaşantıları gündelik sorunlardan uzaklaşarak, kurgusal da olsa deneyimlemesidir. Bu noktada vaatlerinden uzaklaşan modern toplum, kültürel ürünlerde yansıtılan kurgusal yaşantıları bireylere “yeni vaatler” olarak sunar. Birey bir gün kendi koşullarını aşabileceğine ve karşılaştığı kurgusal yaşantılardan birine sahip olacağına ya da olabileceğine inandırılır. Böylece birey, yitirdiği umudunu kültür endüstrisi eliyle tekrar kazanır ve eski toplumsal anlamda beklentilerin yerine bireysel anlamda beklentileri koyar. Fakat söz konusu beklentiler, daima bir beklenti olarak kalırlar. Bunlar birer beklenti olarak kalmayı sürdürürlerken. kültürel ürünlerde sunulan metalar, ka'lıplar ve klişeler aracılığıyla, bireylerin dikkati gündelik yaşamdaki kimi küçük değişimlere, beklentilere çekilir.
Kültürel ürünlerde değişen sadece ilgiye uygun nesneler, kalıplar ve klişelerdir. Burada öncelik, hangi tür kültürel ürün için olursa olsun, bireyleri sunulan metaları almaları yönünde ikna etmektir. Bir çocuk için oyuncaklar sunulurken, bir yetişkin için spor arabalar, havuzlu villalar, paha biçilmez mücevherler ve daha nice temel ve sahte ihtiyaç vardır: Bunun için sunulacak metalar satış için hazırlanırlar, tanıtıcı reklamlar çeşitli basın organlarında yayınlanırlar ve farklı ekonomik sektörlere bağlı olarak kültürel ürünlerdeki yaşantılar gündelik yaşama sızdırılırlar. Her şey çok daha önceden hesaplanır (Adorno, 2009b, s. 57). Örneğin ürün daha çıkmadan, türüne göre ortalama ne kadar tüketilebileceği, kaç kişinin ikna olarak hangi metaları satın alabileceği çoktan hesaplanmış, hemen her adım önceden belirlenmiştir. Böylece bireyler hem temel ihtiyaçları için yönlendirilirler, hem de zaruri olduklarına ikna edildikleri sahte ihtiyaçları tüketmek üzere rasyonalize edilirler. Bu ikna sürecinin yanında çeşitli kalıpların ve klişelerin zihinlerde yer etmesi şeyleşmiş toplumsal ilişkilere daha iyi uyum sağlanması için kullanılır (Adorno 2010b, s. 220). Birey karakterin kalıplarını2 ve klişelerini kopyalayarak, aynı zamanda onu oluşturan zihinden çeşitli parçalar almış olur. Bunlar bireyin zihninde yer ededer ve düşünceleri arasında baskın çıktıkları durumlarda zihni şekillendirirler.
Adorno’nun deyişiyle modern toplumda “her şey iş haline gelmiştir” (2007a, s. 45). Bu elbette bireylerin akıl ve becerileri doğrultusunda işler buldukları anlamına gelmez. Öyle bir fotoğraf oluşsa bile, aslolan bireyin “çarkın bir dişlisi” olarak yerini almış olmasıdır. Bireyin verilen komutlar dışına çıkması pek de mümkün değildir. Çoğunlukla
Sadece anlamsızlığın kabul edildiği bir ortamda, her ne kadar derme çatma olsa da anlamlı bir bağlam oluşturan şemalara bile tehlikeli gözüyle bakılır.
Reklam
Meta formunda bulunan kültürel ürünler, herhangi bir nesneden farksız olarak üretilir ve ardından tüketiciler tarafından satın alınmaları için mağazalara gönderilirler.2 Bunlar, bireyler tarafından satın alınmalarının ardından, kültürel etkinliklerin birer parçası olarak kullanılır, o toplumun kültürüne dahil olurlar/edilirler. Bir başka deyişle bireyler ve kültürel ürünler arasındaki ilişki, satın alma ediminin ardından, ekonomik bağlamdan görece çıkarak kültürel bağlama geçiş yapar; ve ilişki, kültürel öğelerle bir karşılaşma olarak gerçekleşir.3 Bu ürünler yan yana gelerek kültür içerisinde belirli bir yer edinirler. Bu yer edinme ya halihazırda endüstriyel kültürün hâkim olduğu bir ortamda gerçekleşir, ya da mevcut kültür aşındırdıp yerinden edilerek, kültür endüstrisinin tahakkümü altında yeni bir kültürel yapı inşa edilir.4
MUTLULUK ARAYIŞININ MUTSUZ SONUCU
"...burjuvaların erkleri artıp da bu sayede mutluluğa yaklaştıkça, bu mutluluğu tam bir inatla kendilerinden esirgemeleri gibi"
Sayfa 76 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Adorno'ya göre kendi varlığını bir başka nesne veya özneye bağımlı kılmış bir kimsenin özgür olduğunu ve bağımsız bir şekilde kendi aklını kullandığını düşünmek mümkün değildir. Bireyin istek ve arzuları baştan kültür endüstrisi tarafından belirlenmiştir.
İPLERİNDEN HABERSİZ KUKLALAR
Böylece bireyler birbirlerinden farksız kuklalara dönüşür, ama bağlı oldukları ipleri göremez hale gelirler.
Sayfa 102 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
MARX'IN HESAP EDEMEDİĞİ "KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ"
İşçi sınıfı hiç de Marx'in iddia ettiği gibi insanlığın kurtuluşunu gerçekleştirebilecek bir durumda gözükmemektedir. Marx'ın hayal bile edemeyeceği büyük bir engel, oluşabilecek bir sınıf bilincinin önünde durmaktadır. Bu engel kültür endüstrisidir.
Sayfa 68 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Kültürlü zevksizler, sanat ürününün kendilerine bir şeyler vermesini bekler
Özgürlük Yanılsaması
Bu ortam içerisinde bireyin özgürlüğüne dair söylenen her şey bir mitostur. İnsanların tercihlerini özgür iradeleriyle yaptıkları fikri de, yalnızca tüketim toplumu ideolojisinin özüdür. Bu ideoloji bireyi bir yandan tüketici bir özne haline getirirken, diğer yandan çevre kirliliği, trafik, kültürel yozlaşma gibi onlarca sorunu da saklar.
Sayfa 61 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
“...Ne var ki, kültür endüstrisi bizleri ne kadar ‘müşterileri tarafından yönlendirildiğine ve onlara kendi istedikleri şeyleri sunduğuna yeminle inandırmaya çalışsa da’, ‘yaptığı, müşterilerinin tepkilerine uyarlanmaktan çok, onları kalpazanca imal etmektir’ Diğer bir deyişle birey, kültür endüstrisinin öznesi değil nesnesidir.” | Kulak, Theodor Adorno: Kültür Endüstrisinin Kıskacında Kültür, Sy.95
Örneğin eskiden insanlık tarihine dair tartışmanın ekseni mutlu yaşamın olanaklarıyken, artık daha fazla mutsuz olmamak için alınacak önlemler üzerinedir.
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.